10 KASIM DÜŞÜNCELERİ (1)
10 KASIM 1938 ATATÜRK’ün vefat ettiği tarih. Dünyada hayat bulan ve yaşayan her canlı gibi her insanın da bir doğum günü, bir de ölüm günü var. Vefat kelimesinin Türkçesi ölüm. Bir kimse için (öldü) demekle (vefat etti) demek arasında hiçbir fark yoktur. Sadece Türkçe kelime yerine, Arapça karşılığını (etti) Türkçe kelimesini peşine takarak kullanmış oluruz.
“Ölüm”, dünyadaki bütün canlılar için hiç değişmeyen ilahi bir kanun, evrensel bir yasa. Hem bu yasa öylesine bir yasa ki, yalnızca canlı varlıklara mahsus olmayıp, kâinattaki bütün varlıklar hakkında geçerlidir. Bugün bilimin gözü, sonsuz evrende her gün milyonlarca yıldızın ölümüne, aynı anda bir o kadarının da doğumuna tanık olmaktadır.
Ölen bir kimse, bir yakınımız ise, bir dostumuz, arkadaşımız veya candan sevdiğimiz biri ise tepkimiz farklıdır, acı ve üzüntü duyarız. Onunla ilgili anılarımız depreşir. Ona karşı keşke, şöyle davranmasaydık, şu sözü demeseydik, keşke daha hoşgörülü olsaydık gibi karmaşık duygularla dolarız. Ölümün bilinmezliği sarsar benliğimizi. Ölüm her şeyin sonu mu, bir yokoluş mu? Hayır. Burada çeşitli dinsel inançlar ve iman devreye girsin veya girmesin… Metafizik ve mistik düşünceler olsun veya olmasın… yokoluş, her şeyin bitişi, sanki hiç yaşanmamışlık kabul edilemez, normal karşılanamaz.
Dün varken bugün nasıl yokoluruz? Sonsuz zamanın bir kesitinde nice yaşantıları tadmış, nice şeylere tanık olmuş, uçsuz bucaksız hayallere dalmış, evrendeki her şeyi bilmek, görmek ve duymak, dünyaları gezmek gibi dayanılmaz arzularla dolup taşmışken; bir anda bir hiç olmak… sıfır’ın bile bir anlamı varken sıfır bile olamamak..? Olacak şey mi Allah aşkına!?.
Koca şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, boşuna seslenmiyor dünyaya ve sonsuz evrene: “Ben nasıl yok olurum anlamıyorum/ Dünya yok olabilir belki”
Doğumu: 1881-Ölümü: 1938. Ölüm kelimesini ve tarihini kaldırdık ve bunun yerine şunu koyduk: ATATÜRK ölmedi. Yani şöyle bir jenerik: 1881-ATATÜRK ölmedi.
Aslında hiçbir canlı, hele hele hiçbir insan hatta cansız bilinen hiçbir varlık ölmedi, ölmüyor, ölmeyecek, başka bir deyişle yokolmayacak. Bir halden, başka bir hale geçmiş olacak. Çünkü daha bilmediğimiz, keşfetmediğimiz nice bilgiler ve sırlarla dolu bir evrende yaşamaktayız.
ATATÜRK hem bu manada ölmedi, tıpkı gelmiş geçmiş milyonlarca insan gibi. Hem de işiyle, fikriyle, eseriyle ölmedi. Daha nice eser yaratan, iz bırakanlar gibi…
Bizden ayrılmayın. Hoşça kalın…
12 KASIM – TOKAT GAZETESİ