10 KASIM DÜŞÜNCELERİ (5)

10 KASIM DÜŞÜNCELERİ (5)

10 KASIM DÜŞÜNCELERİ (5)

Bugün 16 KASIM 1997. ATATÜRK’ün fani hayata veda ettiği tarihten beri tam 59 yıl 6 gün geçmiş. Bu 59 yıllık dönemi, Atatürk dönemi ile bazı yönlerden karşılaştırsak, ne gibi sonuçlara varırdık? Birkaç örnek verelim.
Atatürk döneminde ekonomideki kalkınma ve büyüme hızları, bugünkünün iki katı, üstelik enflasyon sıfır. Bunun anlamı şu: son 30-40 yıldır bize yutturulan “enflasyon kalkınmanın sonucu” veya “kalkınmak ve geliştirmek için enflasyona katlanmayız” gibi lafların bir geçerliği yoktur.
ATATÜRK dönemi ile İsmet Paşa dönemi süresinde (ki toplam 15+12=27 yıldır) yurdumuzda 4000 (dört bin) km. demiryolu döşenmiştir. 1950’den sonra geçen 47 yıllık sürede döşenen demiryolu ise 400 (dört yüz) km. bile yok. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz trafik belasının, karayollarındaki anarşinin önemli, hem de çok önemli bir sebebinin demiryolu yetersizliği olduğunu bilmekteyiz.
ATATÜRK döneminde Türk Lirası, Amerikan Doları karşısında aynı değeri taşıyordu. Bugün durum ortada. Paramız bugün, dünyadaki en düşük ve en istikrarsız paralardan biri sayılıyor. Üstelik o dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kaynakları tükenmiş, adeta sıfır noktasından devir aldığı bir ülkede kısa zamanda kaynaklar yaratarak kalkınmayı ve her alanda gelişmeyi sağladığı gibi, LOZAN’da bize dayatılan “OSMANLI’dan kalma duyun-u umumiye borçları”nı dahi ödeye bilmiştir.
O dönemde, değil şu son 40-50 yılda dışardan milyarlarca dolar borç almak, bil’akis eski borçları ödemişiz.
O dönemde tam bağımsız, başı dik ve onurlu bir ülkeyiz. Bu dönemde 80 milyar dolar borç batağına düşmüş, yılda 10 milyar dolar haraç öder gibi faiz ödeyen, yarı bağımsız, hatta yarı sömürge sayılan bir ülke…
O dönemde dış ve iç güvenliğimiz mükemmel durumda. Devletin itibarı yerinde. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada çok saygın bir konumda. (1925’de, İngilizlerin kışkırtmalarıyla çıkan Şeyh Sait isyanı ile 1937’de çıkan Dersim isyanı kısa zamanda bastırılmış idi.) O dönemde kurt kuzu ile yayılırcasına huzur ve asayiş vardı. Bu dönemde, yıllar yılı süren, önü alınamayan ve ne zaman son verileceği bilinemeyen terör ve anarşi. Bir takım dağlara, yaylalara hâkim olabilen, yol kesen, haraç toplayan, insanları kurşuna dizen eşkıya örgütleri…
O dönemde ülke kalkınmasına vatandaşlar gücü nisbetinde eşit bir özveriyle katılıyordu; sosyal adalet vardı. Bu dönemde (“bu dönem” yani son 50 yıl) kalkınmanın faturası ve özverisi geniş halk yığınlarına yüklenmiş, işin kaymağı ise kapkaçı ve köşe dönmeci bir sıfır insana peşkeş çekilmiş… Ve çekilmekte.
O dönemde büyük Türk İnkılabı, yaşayan bir gerçek. Çağdaşlık bilinci bir güneş gibi doğmakta. Bu dönemde evrimin ve inkılabın hızını kesen, hatta geriye götürmek isteyen çabalar… Ve bu çabalara yeşil ışık yakan siyaset ve din bezirganları!…
O dönemde fark yaratmasını bile iyi bir oyunculuk… bu dönemde dünyadaki rolünü bir türlü kestirmeyen, doğru-dürüst bir fark yaratamayan, gücünün farkına varamayan, varsa bile yerinde kullanamayan kötü bir oyunculuk…
Devamı yarın. Hoşça kalın…

16 KASIM – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir