19 MAYIS (2)
MUSTAFA KEMAL PAŞA ANADOLU’DA
16 MAYIS 1919’da İstanbul limanından ayrılan Bandırma Vapuru, Mayısın 19’unda Samsun limanında, sahilden bir hayli uzakta demirledi. Dokuzuncu ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, büyük işler görmek üzere geldiği Anadolu’nun kapısı önündedir. Bu kapıdan içeri girdikten sonra, artık Türk ulusunu bekleyen zafere doğru koşabilecek ve hiçbir kuvvet buna engel olmayacaktır.
TARİH, bu günü ANADOLU için yeni bir fethin başlangıcı ve Türk Milletinin kaderinde dönüm noktası olarak kaydedecekti. Binlerce yıldan beri birçok fatih Küçük Asya’yı, çeşitli yönlerden gelerek kendi zaferleri için fethetmişlerdi. Bu defa fetih yolu Samsun’dan başlayacak, fakat, son Fatih, bu zaferi Milletine hediye edecekti. Değişiklik sadece bundan ibaret değildi. Eski fatihler muzaffer ordulara kumanda etmişlerdi. Yeni Fatih ise yenilmiş bir ordunun başına geçecekti.
19 MAYIS 1919’dan sonra olanları anlatmaya gazete sütunları yetmez. 19 MAYIS 1919’dan 10 KASIM 1938’e uzanan zaman dilimi, tarihte benzeri görülmemiş bir değişim ve dönüşümün tarihidir.
Kendi neslinden ilerici sayılan bütün Osmanlı aydınlarının memleketi kurtarmak için basit reformlar düşündükleri zamanlarda, Mustafa Kemal Paşa, kafasını hep köklü değişimlerle yormaktaydı. Bundan dolayı, onun devrimci düşünceleri ve uygulamaları, tabiat kanunlarına aykırı birer mucize gibi karşılanmıştır.
1923 yılında İzmit’teİstanbul gazeteleri başyazarları ile yaptığı basın toplantısında, hilafet kurumu üzerindeki sözlerini dinleyen ünlü bir yazar şöyle diyordu:
“Hayretten donakaldım. Papalığı kaldırmak gibi olmayacak bir şey söylüyordu.”
Aşağı yukarı yüz yıldan beri Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmaya çalışanların arasında, onun çökmüş olduğunu ve artık kurtarılamayacağını idrak eden tek insan Mustafa Kemal Paşa olmuştur. Onun bu gerçekçiliği ve devrimci gücü olmasaydı, nice kimse hala, dağılmış bir imparatorluğun enkazı üzerinde uğraşıp duracaklardı.
Tarih, bir hikâye ve masal kitabı değildir. 19 MAYIS 1919’un 79. yıl dönümünü kutladığımız şu günlerde, bir kez daha durup düşünmek, ‘Ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz?’ diye kendimizi sorgulamak durumdayız. ATATÜR ve onbinlerce şehidin emanet ettiği bu vatanda herkes kendi kendisini ve olan biteni sorgulamaz ve silkinip akılını başını almazsa, bunca yapılan 19 MAYIS törenlerinin de fazla bir anlamı kalmayacaktır.
Hoşça kalın…
20 MAYIS TOKAT GAZETESİ