GİRİŞİMCİ RUH’A VE ÜRETEN EL’E SELAM OLSUN!
Bundan 1 ay kadar önce, özel teşebbüs eliyle düzenlenen “El Örgücülüğü Beceri Kazandırma Kursu”nun değişik bir proje halinde ve ilk olarak Tokat’a kazandırıldığını yazmıştık. Bu konuda ilgili Devlet Bakanlığı’nın desteğiyle teşvik edilen Işıkçı Dış Ticaret A.Ş.’nin girişimciliği ve sayın Valimiz Recep Yazıcıoğlu’nun bu girişimi ilimize yöneltme becerisi sonucunda, Tokat’lı genç kızlar ve ev hanımları için yeni bir iş alanı açılacak olmasından duyduğumuz sevinci de belirtmiştik. “El Örgücülüğü Beceri Kazandırma Kursu” Tokat ve Erbaa’da toplam 123 kursiyer öğrenciyle başlamıştı ve sıradan bir örgücülük değil, dış piyasaya dönük, orijinal bir örgü- giysi üretimine kapı açıyordu.
Bir şeyler üretmek, üretken olabilmek, çeşitli el sanatlarıyla evleri “Işık” haline getirip aile ekonomisini güçlendirmek ve böylece refaha giden bir başka arayış içinde “Tokat Labratuvarı”na yeni bir deneyim kazandırmak… İşte buydu amaç ve beklenen övünç.
Kursun açılışından bir ay sonra varılan aşamayı görmek üzere kurs yerine gittik ve çalışmaları izledik. Kursu düzenleyen Işıkçı Dış ticaret A. Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ayşe Dilek Işıkçay hanımefendi ile birlikteydik. Gözlemim şuydu: Genç ve yetenekli bir iş kadınının organizasyon anlayışı ve düzen kurma özelliğinin çekiciliğine tanık oldum ve şu kanıya vardım. Yaşadığımız elektronik iletişim çağında, yeni bir üretim biçiminde kadın, gerçek rolünü daha doğasal bir çizgide oynayabilirdi. Öylesine ki, ülke sınırlarını aşan bireysellik ve aynı zamanda evrensellik çizgisinde artık, evinin bir köşesinde örgüsünü ören bir kadın bile yalnız olmayacaktı.
Kurs işliğinde, başlarında genel yönetmen ve öğretici Güngör Büke hanımefendinin bulunduğu 51 genç kız ve ev hanımının, kursun amaçladığı beceriyi 1 ay içinde kazanmış olduklarını, ördüklerini ilginç kazak ve hırkaları görerek anladım. Kısa bir sürede kazandıkları bu beceri, giderek yaratıcı bir yetiye dönüşeceği umudunu vaadediyor. Ünlü ressamların tablolarının yün veya ipek örgü, nakış ve payet halinde estetik bir giysiye nasıl dönüştüğünü gördüm. Bu estetiğin ekonomik bir değer olarak dış pazarlarda sürüm yapacağını ve böylece birçok ailenin bütçelerine yapacağı katkıyı, ayrıca ilimiz pazarında işin niteliği ölçüsünde bir alışveriş hareketi oluşturacağını düşündüm.
Düşündüm de, eğer bu tür girişimlerin önemini anlamayıp veya görmezden gelip, hala eski idareci tipini sürdürmeyi yeğleyenler varsa, yazıklar olsun!. dedim. Kişisel kapris uğruna yürüyen atın başına vuran, sağa sola caka satıp, afra-tafra yapan varsa, yazıklar olsun! dedim.
Ve selam olsun dedim; girişimci ruha, üreten ele, iyiye, doğruya ve güzele selam olsun!
3 EKİM – SESİMİZ GAZETESİ