TÜRK ATLANTİK ANDLAŞMASI DERNEĞİNCE DÜZENLENEN TOPLANTIDAN NOTLAR (1)
Türk Atlantik Andlaşması Derneği Tokat İli Öğretmenler Seminerini izleyenler, hele ki iki gün ara vermeden izleyenler, belli bir gerçeği yakalamak için özlem çeken insanların kalp çarpıntılarını duydular. O gerçek şuydu: “Türk milletinin bağımsız yaşama azim ve iradesi” hiçbir andlaşmanın, hiçbir devletin ve hiçbir kuruluşun ipoteği altında değildir. Türkiye NATO’ya hür iradesiyle girmiştir, yine isterse hür iradesiyle çıkabilir. NATO ne her derde deva bir kurumdur, ne de Devletler üstü bir kurum… NATO; üyesi olan bir devletin ulusal savunması bakımından sadece bir ilave sigortadır.
Türk Hariciyesi’nin seçkin bir temsilcisi, Ü. Haluk Bayülken, İl Özel İdare salonu kürsüsünden Türk hariciyesini savunuyordu ve bu savunma 40 yıllık bir tecrübenin imbiğinden geçiyordu. Bayülken’e göre, Batılı müttefiklerinin kafasındaki misyon Türkiye’yi bağlamazdı. Türkiye’ye biçilecek bir rolü oynamak ve oynamamak hakkı ve tercihi yine Türkiyenindi.
Şöyle diyordu Bayülken: “Bir memleket savunmasını kendi yapar. Başkasına ihale etmez. Hele Türkiye için imkân ve ihtimal yoktur. Savunma bizim işimizdir, biz Türklerin işidir. Atatürk, tarafsızlık politikası gütmemiştir. Yerine ve zamanına göre en iyi politikaları göstermiştir. Bir husumet dünyasına karşı, haklarımız kabul edildikten sonra, herkese elini uzatmış, dostluk devam ettiği müddetçe elini çekmemiştir. Batıda “Balkan Paktı”nı, doğuda “Saadabad Paktı”nı kurmuş, Montröde Rusya’ya karşı duyduğu kuşku üzerine, İngiltere-Fransa-Türkiye arasında Rusya’ya karşı bir andlaşmayı hazırlamış, ölümünden sonra bu andlaşma yapılmıştır.”
NATO’nun kuruluş sebeplerini gösteren bir film, 2. Dünya harbi yıllarında ve sonrasında Sovyet yayılmacılığını ibret verici şekilde gösteriyordu. O yıllarda Moskova’ya gidip eli boş dönen Dış İşleri Bakanımız Şükrü Saraçoğlu şu açıklamayı yapmıştı: “Sovyetlerin bizim hakkımızdaki en hafif niyetleri Türkiyeyi Finlandiyalaştırmaktır.” Finlandiyalaştırmak… Yani korku ve baskı politikasıyla pasif, pısırık hale getirmek…
14 NİSAN – SESİMİZ GAZETESİ