TÜRK ATLANTİK ANDLAŞMASI DERNEĞİNCE DÜZENLENEN TOPLANTIDAN NOTLAR (4)
NATO Konseyinde her üye devlet, eşit oy hakkına sahip. Bayülken kesin konuştu: “NATO”da Türk delegesinin-Evet- demiyeceği bir kararın çıkmasına imkan yoktur.” “NATO”ya üye her devletin ayrı milli siyaseti var.” İşte Türkiye – Kıbrıs Barış Harekatı ile milli siyasetinin gereğini yapmıştır.”
Amerika Nato’nun patronu mu? Değil. En güçlü üyesi. Ya peki eşitlik? Eşitlik geçerlidir. Ama şu da var ki: “Mutlak eşitlik eşitler arasında olur.”
Üye devletlerin orduları Nato’nun emrinde mi? Hayır, Nato’ya tahsisli. Bu da caydırıcılık gücüne yetecek ölçekte, bir bakıma sizin dilediğinizce Nato’ya tahsisli ordularımızı da milli siyasetinize uygun şekilde hareket ettirebilir misiniz? Ettirebiliriz. Nitekim, Kıbrıs harekatında Amerika ve Nato bizi durduramadı. Durduramayınca ambargo koydu. Askeri ve iktisadi ambargo iki yıl sürdü. Ambargonun bize zararı yanında karı da olmuştur. Çünkü harp sanayine önem verir olduk. Kendi harp sanayimizi kurduk.
Üs mü, tesis mi? Üs yok, tesis var. Tesislerin komutanı kim? Türk, Tesis mülkiyeti kimin? Türkiyenin.
Kıymetli hariciyemiz Ü. Haluk Bayülken, seminerin değerlendirme konuşmasında şöyle diyordu: “Nato, tek sesli bir koro değildir. Nato, demokratların paktıdır. Türk politikasına hiç kimse ipotek koyamaz.”
Seminerin kapanış konuşmasını Valimiz Recep Yazıcıoğlu yaptı. TAAD’nin başkan ve üyelerine teşekkür eden Yazıcıoğlu, zihinlere takılı bir çok tereddüt ve kuşkuların, seminerdeki konuşmalar, sorular ve cevapların ışığında açıklığa kavuştuğunu belirtti. Nato aleyhinde veya Türkiye’nin Nato üyeliğini yanlış değerlendiren görüşlerin de, şayet soğuk savaş taklitleriyle değil de iyi niyetle beyan ediliyorsa, dış politikada çok daha uyanık olmamızı sağlayıcı bir tartışma ortamı yaratıp faydalı bir işlev yaptığını, savundu.
Dışişleri politikamızla iç politika arasında sıkı bir ilişki olduğunu, birbirlerinden soyutlanamayacağını belirten Vali Yazıcıoğlu; “Mülkiyetlilerin (ki, ben de, hukukçusu olmakla beraber, fahri, mülkiyeliyim) kimi dışarda hariciyeci, kimi içerde idareci olarak yollarının ayrılıp birbirlerinden koptuklarını, oysa ki şu iki günlük toplantıda görüldüğü gibi, karşılıklı konuşma ve tartışma ortamında bilgi, gözlem ve deneyim aktarma yaparak memleket gerçeklerini görüşmekteyiz. Nasıl ki bir idareci, kısacık bir süre de olsa, yurtdışına çıkınca ufku genişliyor ve bundan yararlanıyorsa, hariciyelerimiz de, zaman zaman memleket içi gezilerle kendi ülkesinin sorunlarına, Anadolu’nun dertlerine yabancılaşmadan iş yapmanın sırrına ermeli” dedi.
19 NİSAN – SESİMİZ GAZETESİ