BAŞBAKAN ÖZAL’IN TOKATA GELİŞİ VE REFERANDUM (2)
Turhal’da renkli, hareketli, tahminen on bin dolayında bir kalabalık vardı. Özal’ın meydana girişiyle kalabalık bir o yana, bir bu yana dalgalandı. Başbakan, seçim otobüsü Petek’in ön bölümünde eşi Semra Özal hanımefendi ve kurmay heyetiyle birlikte halkı selamlıyordu. Bayındırlık ve İskân Bakanı Sefa Giray, Sanayi ve Ticaret Bakanı Şükrü Yürür, Devlet Bakanı Cemil Çiçek, ANAP Genel Başkan Yardımcıları Halil Şıvgın, A. Talip Özdemir, Tokat milletvekilleri ve başka illerden birkaç milletvekili Başbakan Özal’la birlikteydiler.
Başbakan Özal, Turhal’da beklenen ilgiyi görmüştü ve memnun bir halde helikoptere binip, Tokat’a doğru havalandı. Daha Turhal’dan çıkarken Tokat merak edilmeye başlandı. Sonra görüldü ki, Tokat’ta Cumhuriyet meydanını umulandan da fazla, canlı ve coşkulu bir kalabalık doldurmuştu. Tahminlere göre kalabalık, 15 bin dolayında vardı.
ÖZAL, Turhal’da ve Tokat’ta neler söyledi?
“25 Eylül, Bay Referandum değil, halkın gücünün ortaya çıkması demek. Demokrasi kesintiye uğramasın. Demokrasi olursa herkese saygı olur.” deyip demokrasiyle referandum arasında bir bağlantı kurduktan sonra, esas kendi icraatını överek adeta bir güvenoyu istiyordu. Söz arasında muhalefeti de topa tutmayı pek ihmal etmiyordu.
“GAP projesini biri diyor biz başlattık; öbürü babam düşünmüştü(!)” Onlara-gelin sizi helikopterle gezdireyim, memleketi görün-dedim. Sonra kendileri gidip gördüler… Atatürk barajının heybeti altında ezildiler. SHP’li bir milletvekili şantiye şefine sormuş: Müteahhit ne kadar avans aldı? -100 milyar dolar, – Garanti bunun yüzde 20’si rüşvettir” deyince eski bir TİP senatör adayı olan şantiye şefi mühendis dayanamamış: “Siz bu kafada adam olamazsınız”
“Kıssadan hisse: İş bilmeyen çamur atıyor. Nasıl yapıldığını bilmeyince çamur atılır. Üstelik gelsinler, öğrensinler de. Öğrenin dedik, sonra maazallah iktidar olurlarsa ne yaparlar sonra?”
“Ben 61 yaşındayım. Memlekete çok hizmet ettim. Vaktiyle Demirel beni Başbakanlık Müsteşarı yaptı. En zor zamanda. Niye? İş bildiğimiz için, işleri düzeltsin diye. Sonra Allah nasibetti, millet layık gördü. Başbakan oldum. Şimdi hasedinden çatlıyor. Benim koltukta fazla gözüm yok. Bu koltuk iğneli koltuktur.”
18 EYLÜL – SESİMİZ GAZETESİ

