BAŞBAKAN ÖZAL’IN TOKATA GELİŞİ VE REFERANDUM (3)

BAŞBAKAN ÖZAL’IN TOKATA GELİŞİ VE REFERANDUM (3)

BAŞBAKAN ÖZAL’IN TOKATA GELİŞİ VE REFERANDUM (3)

“Bütün şehirler, köyler değişiyor. Pırıl pırıl parklar, çocuk bahçeleri… Eskiden Avrupa’ya imrenirdik. Şimdi bizim de yemyeşil çim sahalarımız var. Yakında bütün sahalar yeşil olacak. Bütün köyler elektrik ve telefona kavuştu. Bu elektronik, otomatik telefon… Kolay değil. Bu dört senede olmuştur. Bugün dışarıya elektrik satacak durumdayız. Savaşan Şahin’i biz uçurduk. Gözü kör, kalbi mühürlüyse bunların hiçbirini gözleri görmeyecektir.”
Konuştukça coşan ÖZAL, “Bizim icraatımıza onların hayalleri bile yetişemez” diyordu.
“1971-80 arası 12 Eylül’e kadar 12 tane hükümet kurulmuş. Bir hükümetin ömrü 8 ay sürerse o hükümet iş yapabilir mi? Niçin istikrarsız dönem? Şu şudur, bu budur diye. 1983-1992, bir hükümet. İşte size istikrar! Millet artık gördü. Kalkınma hızımız Avrupa’nın üç misli. Fişek gibi gidiyoruz.”
Ve ÖZAL, biraz da alaycı bir eda ile konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi Demirel’le İnönü kolkola girmişler. Bana neler söylemiyor, neler söylemiyorlar… Allaaah!… Aslında benim reklamımı yapıyorlar. Biri bana (hükümetin başı) diyor, öbürü ÖZAL diyor. Çünkü biraz daha saf…”
Ve yine icraat: “40 senede 400.000 hektar arazi sulamaya açılmış. Biz senede 150.000 hektarı sulamaya açıyoruz. 62 senede 84 baraj yapılmış. Biz 4-5 senede 28 ekledik. Şu anda inşa halinde (75) baraj var. Bunlar da 3-4 senede bitecek.”
Başbakan Özal, bu arada bir anısını anlattı: “Türkiye’nin dışarıdan petrol almak için bir milyon dolarcığı bulamadığı günlerde bir yetkili bana: Ahh! Bir petrol bulsak, diye yakınmıştı da, ben ona: İnşallah bulamayız, demiştim. Niye öyle demiştim? Çünkü çalışmayı, çalışmayı, çalışmayı öğrenmek lazım…”
Başbakan (çalışmayı) üç defa vurgularken çok gerçekçi ve haklıydı. Çünkü petrol döviz getiriyordu ama, toplumlara çalışmayı ve akıllı olmayı öğretmiyordu. İşte Irak ve İran, akılsızca yaptıkları savaş yüzünden milyarlarca petrodoları ve milyonca insanlarını boşuboşuna çöllere gömmüştü.
Başbakan Tokat’ta konuşurken, (çimento fabrikası, ovalarınızı toz-duman içinde bırakır, ormanlı tepeleriniz kelleşir. Ben size başka fabrika getireceğim) dedi. (Bakan istiyoruz, 4 milletvekiline bir bakan) diye bağıran vatandaşa da Özal, yarı şaka yollu (Bak, bir şey söyleyim, hele şu referandum da bir görelim. Ben çok iyi pazarlıkçıyımdır) deyince işin rengi biraz değişti.
Kim bilir belki de bazı kahverengiler beyazlaşı verdi.
Ve başbakan ÖZAL “Petek” seçim otobüsünün üzerinden konuşmasını bitirirken, banttan meydana yayılan bir oyun havası gibi kıvrak şarkının nağmeleri arasında: (Hadi bakalım, ben diyorum ki EVET deyin, EVET, EVET, EVET!…) sözleriyle coşan büyük kalabalık da koro halinde (Evet, evet. Evet) diyordu.

20 EYLÜL – SESİMİZ GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir