TOPÇAM SEFERİ ANILARI… (2)
Söze “Topçam Seferi” diyerek başlamıştık. “Topçam” denince sadece “Topçam Turizm ve Seyahat Şirketi”ni veya “Topçam otobüsleri”ni çağrıştıran bir zihin için “Topçam seferi” de Topçam otobüsleriyle bir seyahat demek anlamını taşır. Yoksa “Topçam’a Bir Sefer” mi deseydik; yahut “Topçam Yaylasında Bir Kış Günü” başlığını mı atsaydık. Bundan şu çıkıyordu: Tokat kentine 20 Km. uzaklıktaki Topçam Yaylası: Tokatlılara Kuzey kutbu kadar uzak bir ülkeydi sanki, işte böyle kış ortası, yoğun kar yağışlı bir havada Topçam’a doğru yol alırken, kendi kendimizi Kuzey Kutbu’na giden kaşiflere benzetmiştik.
Her Tokat’lı belki hayatında bir kerecik Topçam’a çıkmıştır. İşte o kadarcık… Sırf Topçam’a ben de çıkmıştım demeye yarayacak kadar. Onu daha yakından tanıyan ve bilenler vardı kuşkusuz. Başta ormancılar tanırdı onu, Avcılar bilirdi. Her yaz yaylaya çıkan köylüler onunla koyun koyuna yatardı. Bir de Köy Hizmetleri Müdürlüğünün yol ekipleri, Topçam’ın köy ve orman yollarında iki dost gibiydiler. Başta ormancılar dedik. Çünkü “Topçam” demek; “Orman” demekti. “Yayla” demekti.
İşte şimdi bir ormancı ile aynı arabada Topçam yolundayız. Tokat Orman İşletme Müdürü O.Y. Mühendisi Muammer Cankurt, bir Topçam sevdalısı ve hem de bir Tokat’lı. Tokat’taki görevine atanalı henüz 6 – 7 ay olmuştu. Ancak Tokat’a 18 yıllık bir meslek tecrübesi birikimiyle geliyordu ve Tokat’ı iyi tanıyordu. Kendisiyle daha önceki ilk görüşmemizde Tokat ormanlarını, bilhassa kendi sorumluluk sınırına giren orman sahalarını çok iyi yorumlayışına tanık olmuştuk. Uzun vadeli ve geniş kapsamlı tasarımları vardı.
Orman İşletme Müdürümüz Muammer Cankurt’un idealist tasarımlarından Topçam’a ilişkin olanları da: şimdi karla kaplı keskin dönemeçli yollarını tırmanırken, yine O’nun ağzından zevkle dinliyorduk. Kulağımız ve beynimizin bir köşesi Cankurt’un sesindeyken, gözlerimizle artık içine daldığımız ağaçlı, karlı, sisli bir doğallığın büyülü manzarasını tarıyorduk. “İşte! Baltalık, işte sahaları”… “İşte! Yeniden ağaçlama sahalarımız”… diyordu Cankurt. Öte yanda zamanın, insanın tahribatına uğrayıp yozlaşmış sahalar… Verimsiz hale düşmüş orman, adeta bundan utanıyor gibiydi. Ama utanması gereken varsa o da bizdik tabii ki. Neyse ki Cankurt’un bir sözü, hüzünlü havamızı yine eski neşesine döndürdü. “İşte kökten başlarsak, bir yüzyıl sonunda birinci sınıf tomruk veren orman olur.”
Ve birden ucu semaya değen, dev gibi çam ve kayın ağaçlarından oluşan bir orman hayal ettik. Tıpkı Ilgaz ormanları gibi muhteşem bir orman…
17 OCAK – SESİMİZ GAZETESİ