By DEMOKRASİMİZ NEREYE KOŞUYOR? (11)
Daha, daha büyük kurtarıcılar için seçilmiş seçmenmiş, sandıkmış, milli iradeymiş… Bunlar vız gelir vız! Esas, atanmışlar yönetir bu ülkeyi. Eh, seçilmişler de yolcu misali gelirler, giderler. Onlar yolcu, biz hancıyız. Biz de sırasında gelir gideriz amma, bizim geliş ve gidişlerimiz bir başkadır, başka… Çok görkemli törenler yapılır, göklü- yıldızlı nutuklar atılır, gönderlere forsalar çekilir. Devletin tepe noktalarındaki biz atanmışların çok kutsal görevlerimiz vardır. En kutsal, en büyük görevlerin bizde olduğuna inandığımız içindir ki, ortam müsait olduğunda en büyük kurtarıcı da biz oluruz.
Ortamın müsait olup olmadığını da biz tespit etmeliyiz. Bu işi bizim adımıza üstlenmiş bir takım odaklar vardır. Bu odakların da sözcüleri, maşaları vardır. Siz isterseniz ölesiye demokrasi sayıklayın, fikir özgürlüğü, tartışma ortamı, örgütlenme hakkı, din ve vicdan hürriyeti diye yırtının. Biz sadece iki kelime biliriz. İlke ve inkılapla yatar, ilke ve inkılapla kalkarız. Madem ki biz bu denli şartlanmışızdır, o halde herkes de bizim gibi şartlanmak zorundadır. Biz bir süre sizi serbest bırakırız. Bakalım nereye kadar gidiyorsunuz? Bakalım bu demokrasiyi ne derece kıvırabiliyorsunuz? O seviyeye geldiniz mi bakalım?
Günün birinde herkes hesap verir, biz asla!.. Bütün vatandaşlar… Bizim o gün ayırdığımız görevliler dışındaki bütün millet… bize hesap verir. O gün herkes nazarımızda zanlıdır, şüphelidir. O gün herkes kuzu gibidir. Çünkü ipnotize edilmişçesine bize tabi olurlar. Tabi olmaktan başka alternatif bırakamayız kimseye…
Esasen bizim kurduğumuz eğitim-öğretim sistemi, hep tabi insanlar yetiştirmeye özenir. Sistemimiz ikna etmeye dayanır. Karşınıza törenle koyduğumuz tabular ölümsüzdür.
31 MART – SESİMİZ GAZETESİ
