“SUYA SABUNA DOKUNMA”DEMOKRASİSİ…
Şimdilerde, demokrasiye takıldık ya, bakalım nereye kadar gideceğiz? Diyeceksiniz ki işte güzel bir seçim oldu. Demokrasi sandık demektir, sende sandığa oyunu atma buluyorsun daha ne istiyorsun? Doğru bir soru =Ne istiyorum, ne istiyorsunuz, ne istiyoruz?
Seçim güzel olmaz iyi mi? Seçmen mesajını vermiş, tamam mı? Keşke tamam diyebilsek de işimize gücümüze baksaydık. Seçimin de güzel olduğuna keşke inana-bilseydik…
“Bir de Hükümeti kurduk mu değmeyin keyfimize” diyenler ellerini oğuştururken pişmiş aşa su katmak olur mu?
Suya sabuna dokunma denmiş. Çünkü su ve sabunla eller yıkanır. Yıkanırsa ne olur? Temiz eller operasyona olur.
İşimizi gücümüze, hatta dümenimize bakmayız ki temiz eller operasyonu gibi şeyler olmasın…
Şahsınızın huzurun refah ve güveni, memleketin yüksek menfaatleri için demokrasimizin ilkel biçimini koruması gerekiyor. İlkel biçimini korumassak sonra ilkeli oluruz ki bu seferde demokrasimiz kurumsallaşmaya başlar. Ve üstelik seçim sandığından çıkan mesaj da şıp diye anlamış olurlar. Onun için kurumsallaşmaya gerek yoktur.
Kazara kurumsallaşsa bizim demokrasi, bakın neler olabilir?
– Adil, makul, istikrarlı bir seçim sistemi olur.
– Çözülme, kamplaşma yerine toplumsal mutabakat nasıl olur.
– Devlet- hak ilişkileri kopuk olmaz.
– Siyasi Partiler inandırıcılığını yitirmezler.
– Demokrasi aşağıdan yukarıya doğru çalışır. Tepeden inme, yani yukarıdan aşağıya ters çalışmaz.
– Ekonomik sistem, devletin imkânlarını, vatandaşın vergisini, alın terini faizci, rantiyeci kesimlere aktarmaz.
– Dün dündür, bugün bugündür, mantığı geçerli olmaz.
– Politika, politikacıya yüksek gelir ve rantiye ve dokunulmazlık Lüksü getiren profesyonel bir meslek olmaz.
– Hakça bir paylaşımla herkes hakkına razı olur.
– Siyası Partilerin liderlerini değiştirme şansları doğar.
– Parti içi demokrasi işlemeye başlar.
– Siyasiler kendi ülkelerinin (TÜRKİYE’nin) tarih ve coğrafyasından habersiz olmazlar.
– Katı, merkezi bürokrasi yerine, yerel yönetimler ağırlık kazanır.
– Siyaset, milyonlarca dolara endekslenmez.
– Siyaset, trilyonluk devlet ihaleleri, kapalı kapılar arkasında, birtakım konsorsiyomlara peşkeş çekilmez. Devlet şeffaf olur.
– İz bırakmayan faili meçhul cinayetlerden olmaz.
– Terörün arkası kesilir.
– Trafik bela olmaz.
– Enflasyon püskürtülür ekonomi kendine gelir.
– Böyle çevre kirliliği bile olmaz, erozyon bile önlenir.
Gördünüz mü şimdi kurumsallaşmanın başımıza ne işler açacağını?
Bugüne dek yaşadığımız ve alıştığımız gibi yuvarlanıp gitmek varken,kurumsallaşmaya ne gerek var?
Böyle gelmiş böyle gitmeli. Kimse yarın ne olacağını kestirmemeli.. Akşam yatarken bir Türkiye, sabah kalkarken başka bir Türkiye olmalı.
Sonra Türkiye her saat, her dakika Ankara’ya taşınmalı, sonra tekrar geriye dönmeli. Böyle Alicengiz oyunları oynamalı ki düşmanlarımız ne yaptığımızı anlamasın bizden çekinsinler.
İşte böyle saygıdeğer okurlarımız, sevgili dostlar bu sohbetimizle de kurumsallaşma meselemizi bir güzel halletmiş olduk.
Günlerimiz iyi, güzel ve kurumsal olsun.
25 OCAK – TOKAT GAZETESİ