“Doğa Bittiğinde Her şey Bitecek”

“Doğa Bittiğinde Her şey Bitecek”

“Doğa Bittiğinde Her şey Bitecek”

Adına ister doğa, ister tabiat diyelim:
Dünya’daki canlı cansız tüm varlıklar, başta insan olmak üzere tüm canlıların birbirleriyle ilişkileri, medeniyetlerden kalan kültür mirası,
İnsanlara ve diğer canlılara hayat veren biyolojik kaynaklar, canlı varlıkların yaşadıkları doğal ortamla ilişkileri, günlük yaşadığımız köy, kasaba ve şehirler,
Ve bütün bunlar arasındaki biyolojik, ekolojik, ekonomik, kültürel ilişkilerin hepsine birden ÇEVRE diyoruz.
“ÇEVRE” kavramı ortaya çıkalıdan beri çevresel sorunlarla içiçe bir anlam kazanmıştır. Artık öyle ki çevre deyince, hemen çevre sorunlarını da beraber düşünmekteyiz.
“ÇEVRECİLİK” nedir? Onu da kısaca tarif edersek:
İnsanların ve tüm canlıların yaşamlarını, soylarının, cins ve türlerinin devamını sağlayıcı, biyolojik kaynak ve ekolojik dengeleri koruyucu, toprak, su ve havanın kirlenmesini önleyici, ormanları ve yeşil her türlü alanı muhafaza edici, kullandığımız her yerin temizliğini sağlayıcı bireysel, örgütsel, toplumsal ve kurumsal çaba ve etkinliklerin adına “ÇEVRECİLİK” denmektedir.
Çevre sorunları, artık tüm dünyanın meselesidir. Çünkü dünyamız uzay denizinde S.O.S. veren bir gemidir. 1994 yılının Haziran ayında Brezilya’nın Rio de Jeneraio şehrinde toplanan dünya ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları, S.O.S. aldıklarını itiraf ederek bir sözleşme imzaladılar. Bu önemli toplantıya “YEŞİL ZİRVE” denildi.
“YEŞİL ZİRVE” denildi, çünkü toplantı mahalli, ünlü Amazon nehrinin deltasında idi. O Amazon ki, dünyanın en büyük nehri, Amazon tropikal ormanları ise dünyanın yeşil ciğeri ve en büyük ekosistemidir. Ama gelin görün ki, insan denilen yaratığın açgözlülüğü ve kıyıcı eli, AMAZON’a da musallat olmuştur…
Teknolojinin doludizgin üretimiyle, aşırı tüketim ve savurganlıkla dünyamız adeta dev bir çöplüğü andırır olmuştu. Öyle ki, mesela İstanbul’da çöp dağları patlıyordu.
Seksenbin çeşit kimyasal madde artıkları, her saniye havaya, suya, toprağa karışıyor, her yıl milyarlarca ton zehirle doğamız yavaş yavaş zehirleniyordu.
Tahripkâr kimyasal artık yüzünden, bizi zararlı ışınlardan bir zırh gibi koruyan “OZON TABAKASI” bile delinmişti.
Nükleer kirlilik hayatı tehdit ediyordu. Dünyamızı birkaç defa yok edebilecek güçte nükleer silah, süper güçlerin elinde depolanmış bekliyordu.
Yüzmilyonlarca motorlu taşıtın çıkardığı eksoz gazı, yine yüzmilyonlarca bacadan çıkan zehirli duman, asit yağmurları halinde geri dönüyordu. Bir yandan asit yağmurları, öte yandan insanın kıyıcı eli ve yangınlar nedeniyle ormanlar ve yeşil örtüler gitgide tahrip oluyordu.
Temizlik, dünyamızın en belirgin bir özelliği idi. Kendi kendisini arıtmasını beceren, kendi temizliğini kendisi yapan doğa, gün geldi, doludizgin teknolojiye, israf ekonomisine ve açgözlü saldırıya yenik düştü.
Dakikada 33 dönümlük (33 bin metrekare) bir yeşil alan yok oluyordu (yani, halen yokoluş devam ediyor). Yeşil korunamayınca oksijen-karbondioksit dengesi bozuluyor, bu yüzden dünya atmosferi yılda 18 milyar ton oksijen açığı veriyordu.
Ve kuruyan göller, ölen körfezler ve denizler vardı.
Haliç, İzmit Körfezi, Marmara, İzmir Körfezi ve Karadeniz!… Ve dünyada daha böyle nice körfez ve denizler..
Ve EROZYON!… Çölleşen topraklar!…
Bodrum ve Datça’da yanan palmiye ormanları…
Betonlaşan Tokat bağları ve bahçeleri…
Ve ölüm sinyalleri veren Yeşilırmak…
Ve, ve nesli tükenen hayvanlar ve kuşlar…
Ve bunca marifet (!) yetmezmiş gibi, acımazsa ve bir hiç uğruna insan kıyıcı insan komiteleri….
Vel’ hâsıl şu meşhur 20. asır medeniyeti, her gün harikalar yaratan teknoloji, şu süper güçler, ülkelere ve dünyayı yöneten sözde ince siyaset, sıra yeşilin, mavinin, doğa ve çevrenin korunmasına gelince sınıfta kalıyor, bindiği dalı kesiyordu.
Peki neredeymiş şu meşhur insan aklı? Doğrusu bu kadar akılsızlığı ancak insan aklı başarabilirdi (!)
DOĞA’nın çığlığına kulak verelim!…
DOĞA BİTTİĞİNDE HERŞEY BİTECEK!…

15 ŞUBAT – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir