YENİ TOKAT CEZAEVİ’NİN YERİ NERESİ OLMALI?
TOKAT’ta yeni bir Kapalı Cezaevi’nin yapılması birkaç yıldır gündemde.
Bu maksatla Adalet Bakanlığı’nca, arsa temin için gereken araştırma yapılmış ve neticede Taşlıçiftlik’in batı tarafında, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Kampüsü ile Toprak-Su Araştırma Enstitüsü arasında bulunan birkaç tarla istimlak edilmiş. Şimdi burada Cezaevi inşaatına başlanmak üzere, eğer işin projesi ve ödeneği hazır ise ihalesi yapılacak demektir.
Adliye yanındaki eski Cezaevi binası, miadını doldurmuş, köhne bir yapı yenisinin yapılması lazım. Lazım ama nerede yapılmalı. Halihazır istimlak edilmiş olan yer uygun mu?
Uygun mu, değil mi tartışması G.O. P Üniversitesi tarafından zaten başlatılmış durumda. Üniversite yönetimi, yapılacak cezaevinin yerini, Üniversite’nin müstakbel gelişim alanı olarak görüyor. Ve üstelik, Üniversite ile Hapishane yan yana veya birbirine komşu konumda olmasının hoş bir manzara oluşturmayacağını savunuyor. Üniversite’nin görüşü bizce de doğrudur.
Bir özdeyiş vardır: “Bir okul aç, bir hapishane kapat” diye. Şimdi bu özdeyişe inat, bir okul, hemde koca bir Üniversitenin yanıbaşına kocaman bir hapishane kondurursak doğru bir iş olur mu? Doğrusu bir hayli düşündürücü bir soru…
Meselenin bir başka yüzü daha var ki, o da çok önemlidir. Yeni Cezaevi için seçilen yerin, verimli tarım arazisi olmasıdır. Verimli tarım topraklarının maksadı dışında kullanılması ise, halen yürürlükteki toprak muhafaza kanunu ile men edilmişse de, maalesef bu kanun pek işleniyor, işletilemiyor. Oysaki bu kanunun günümüzde daha da işlerlik ve geçerlik kazanmış olması gerekirdi. Çünkü gitgide artan nüfus ve yapılaşma baskılarıyla nice verimli toprakların, bağ ve bahçelerin betonlaşmasına tanık olmaktayız.
“Seyirci olmaktayız” dersek herhalde daha uygun olur.
Daha ne zamana kadar seyirci olacağız, bindiğimiz dalı keseceğiz, derseniz? Devlet olarak, vatandaş olarak bu topraklardan sorumlu olduğumuzu, bu yurdun bize geçmişten emanet edildiğini, gelecek nesillere de aynen devretmekle mükellef olduğumuzu bir an bile unutmaya hakkımız yok.
Bugün maalesef, Tokat ile Turhal’ın karayolu boyunca yapılaşarak, iki şehrin adeta birleşmesinden bahsedilmektedir. Bunun açıklaması, bereketli toprakların adı olan Kazova’nın ziyan ve sebil edilmesi demektir ki, bunun bir anlık düşüncesi bile bize kâbus gibi geliyor. Bugün zaten Kazova, yer yer beton yapılarla işgal edilmiş durumdadır. Maalesef önce Devlet kocaman sigara fabrikasını ovaya, verimli tarım toprağı üzerine kurarak, kötü yapılaşmanın çığırını açmıştır.
Aslında öncelikle Belediye’nin şehir imar planı disipliniyle, yeşil alan ve tarım toprağını muhafaza ilkesiyle bu kötü gidişe bir “DUR!” demesi lazım. Yeni cezaevi inşaatı için tasarlanan ve belirlenen yer, Belediye mücavir sahası sınırındadır. O halde Belediye’nin müdahale yetkisi söz konusudur. Belediye, ovaya doğru kötü yapılaşmayı, Kumluklar mevkiinde, yani, Yeni Buğday halinden itibaren durdurmalıdır. Ne edip edip durdurmalıdır. Aksi halde bunun vebali çok ağırdır.
Bu düşüncelerin ışığında “Yeni Cezaevinin yeri neresi olmalıdır?” sorusuna bizim cevabımız şudur: Şimdiki tasarlamış ve belirlenmiş yer olmasın, başka uygun bir yer bulunsun.
Bu cevap Üniversitemizin de ısrarla savunduğu bir görüş olup kamuoyunda genel kabul görmektedir.
Saygı ve sevgiler hoşça kalın…
28 MART – TOKAT GAZETESİ