YENİ “İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ” VE “HAVZA YÖNETİMİ”
Yeni “İnsan – Doğa İlişkisi” kuramına göre İnsan, doğanın içinde ve dışında değil, içiçe olduğunu, dost olduğunu anladı.
Gelecek kuşakların ihtiyaçlarını da karşılayacak kaynakları uluorta harcamadan bugün için yararlanmak, kaynakların kullanımına bir sınır koymak, insan-doğa dostluğunun temel şartı oluyor. Bu temel şartı koymazsak sonuç iflastır.
Yeni çevre boyutunda, ihtiyacı kadar üreten – az tüketen ve doğal değerleri bize babadan kalmış miras gibi görmeyen bir anlayışın hâkim olması bekleniyor. Daha uzun vadeli ekonomik kararlar alınırken, doğal kaynakların bir serbest mal değil, işletme muhasebesine yön verecek çevre muhasebesiyle çevresel maliyeti korunan bir mal olması düşünülecektir.
İşte bu düşünce, ekonomik kararlarla ekolojik kararların kesiştiği noktadan yansır. Başka bir yorumla söylersek, ekonomik karar sahiplerine “ÇEVRECİ İNSAN GÖZLÜĞÜ” takılacaktır. 21. yüzyılın gözlüğü de diyebiliriz buna.
Bunu farkeden çevreciler, “ÇEVRE AHLAKI” denilen yeni bir ahlak iklimini de yayma görevini üstlendiler. Bunun için evvela çevresel sorunların dökümü yapılmalıydı. Bu tip yöresel problemler, özeleştiriyi de ortaya koyan bir üslupla hiç saklanmadan analiz edilmeliydi.
Bu analizin ardından “ÇEVRE YÖNETİMİ” kavramı gündeme geldi. Yönetimde klasik yapılanma yerine, “inter-disipliner”, başka bir deyişle “genişletilmiş otorite” yöntemi, alternatif model olarak devreye giriyordu. Buna bir örnek olarak “HAVZA YÖNETİMİ” modelini gösterebiliriz.
“Global düşün- yerel uygula!” mantığı, havza yönetimi için geçerli bir taktik olabilirdi. Kendi kaderinizi çevrenizle organize olarak tayin etmek için, merkezi otoritenin desteğini alabilirdiniz. İşte bu mecrada, YEŞİLIRMAK HAVZASI” sorunlarını çözmek için bir deneyim fırsatı çıkmıştır.
YEŞİLIRMAK HAVZASI’nda yer alan TOKAT, SİVAS, AMASYA, YOZGAT, ÇORUM ve SAMSUN İllerinin Valileri, DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) tarafından 27 EYLÜL’de ANKARA’da yapılacak toplantıya çağrıldılar. Günbegün kirlenme, erozyon ve değişik tesirlerle ekosistem dengesi bozulmaya yüz tutmuş Yeşilırmak’ın kurtarılması maksadıyla tertiplenen bu toplantıda, “HAVZA YÖNETİMİ” ve “HAVZA OTORİTESİ” kavramları gündeme gelecektir.
Böyle bir gündem dâhilinde, Yeşilırmak Havzası’nda yer alan altı İlin Valileri ile Yeşilırmak ve kollarına kıyısı olan Beldelerin Başkanları, Üniversitelerin, Meslek Odalarının, Sivil Toplum Kuruluşları (Gönüllü Dernek ve Vakıflar) nın yöneticilerinden oluşacak “HAVZA YÖNETİM KURULU” gibi bir modelin tartışmaya açılacağını tahmin ediyoruz.
Havza Yönetim Kurulu, korunacak ekosistemin sınırları dâhilinde, özel veya kamusal herhangi bir yatırımın, kurulacak bir fabrika veya tesisin proje safhasından itibaren vesayet ve denetim hakkına sahip olacaktır.
Bu yeni sistem, bir tüzel kişiliğe de sahip kılınmış olarak, hep lafını ettiğimiz devletin yeniden yapılanmasının belki de ilk müsbet adımını teşkil edecektir.
Hoşça kalın…
24 EYLÜL – TOKAT GAZETESİ