“YA HAYIR SÖYLE, YA SUS.” (2)
Bu nasıl bir gaflettir? Uluorta partizanlık yaptıktan sonra demokrasi gereği birtakım koltuklara oturunca da “kazın ayağı öyle değilmiş” numarasına yatmak nasıl oluyor?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası gereğince bütün vatandaşlara tanınmış olan din ve inanç özgürlüklerin güvencesi olan Laiklik esasını dinsizlik veya din düşmanlığı gibi göstermek suretiyle din-i İslama hizmet ettiklerini sananlar büyük bir yanılgı içindedir. Bunu kasten yapanlar ise büyük günah işliyorlar. Yaptıkları İslam dinine hizmet değil, tam tersine zahmet vermektir. İnsanların özgür iradeleriyle seçtikleri din Allah’a giden yoldur. Yoksa zorla-kırbaçla değil.
Başkalarını tekme-tokat Cennet’e götürmek sevdasından vazgeçin. Siz evvela kendinizi kurtarın, kendi nefsinizi. Kendinizden, kendi müslümanlığınızdan nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? Hazreti- İbrahim aleyhis selam dahi emin olamadığı halde…
Efendim neymiş, Yüksek Askeri Şura haksızlık etmiş, kime etmiş? Namaz kılan, oruç tutan dindar subay ve astsubayları Ordu’dan atmış, İslami Basın böyle diyor. Peki öyleyse Yüksek Askeri Şura’nın başkanı sıfatıyla Başbakan Erbakan niye o kararlara aynen imzasını attı? TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, dindar subay ve astsubayları dindar oldukları için atmaz. Hem kim dindar, kim değil; kim Allah’ın makbul kulu, kim değil; bunu da ancak ALLLAH bilir.
Disiplin suçundan dolayı Ordu ile ilişiği kesilenler, mevcut yasalara göre işlem görmüştür. Aksi düşünülemez; çünkü böyle bir işlem için Mahkeme kararı gerekli idiyse zaten onlara Mahkeme yolu açılırdı. Yasal bir işlemi ancak başka bir yasal işlem değiştirebilir. Disiplinin bir Ordu’nun temel ilkesi olduğunu ise herkes bilir. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri demokrat ruhlu bir ordudur ve çok milliyetçidir. Kolay kolay adam harcamaz.
Bu yazımızın dünkü bölümünde söz konusu ettiğimiz çok cepheli savaşın FİTNE zehiri var ya! İşte aynen öyle. Ama ALLAH celle celaluhu öyle uludur ki her zehirin karışışına panzehrini de koyar.
Tekrar ediyoruz; birçok düşmanların (buna dost görünen düşmanlar dahil) bizi, yurdumuzu ve geleceğimizi tehdit ettiği ve bu tehdidi sıcak savaşa dönüştürdüğü bir zamanda fitnede ısrar etmek, sade gaflet değil, aynı zamanda hıyanettir. Müslüman fitneden uzak durur.
Rasulullah Hz. Muhammed ne buyurmuş:
“Ya hayır söyle, ya sus.”
Hoşça kalın…
17 ARALIK – TOKAT GAZETESİ