OLAY BAKAN VE OLAY BAŞKAN

OLAY BAKAN VE OLAY BAŞKAN

OLAY BAKAN VE OLAY BAŞKAN

Mübarek Ramazan’ın şu son günlerinde yine birileri ortalığı karıştırdı. Kin ve nefret saçmayı, gövde gösterisi yapmayı marifet sananlar var. Ve bunlar gayet pervasız. Çok da sürpriz değilse bile, “Eee bu kadarı fazla, pes doğrusu!” diyesiniz gelir.
Pek de sürpriz olmayan marifetlerden son ikisi peşpeşe sahnelendi ve bayağı ses çıkardı. Birinci marifet Kültür Bakanı İsmail Kahraman’a, ikinci marifet ise Ankara’nın Sincan ilçesi Belediye Başkanı Bekir Yıldız’a ait. Bunların gündeme çıkan olayları, bütün Türkiye’nin malumu olduğu için burada tekrar etmeyeceğiz.
Şu kadarını ifade etmek herhalde hakkımız olsa gerek: RP’li Kültür Bakanı, belli ki maiyetinde çalışan insanları alnı secde görenler ve görmeyenler olarak tasnif ediyor. Bakanlığına bağlı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu” Başkanı bir profesörü “secde-i rahmana varmamış ki, alnını seccade okşamamış ki!” diye kınıyor, TV ekranlarından bütün Türkiye’ye teşhir ediyor. Sanat Tarihi uzmanı 73 yaşındaki profesörü, bir rapora imza atmadığı için kapının önüne koyduğunu söylüyor.
Başka ne bekliyorduk? Yıllardan beri siyasi ihtirasla malzeme yapılan din, iman, İslam, inanan-inanmayan, şeriat gibi söylemlerden sonra varılacak durak belliydi zaten. Şimdi vardığımız durakta, namaz kılanlar-namaz kılmayanlar ayrımı ve sayımı yapılmaya başlamıştır.
İkincisi: Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın büyük bir semti olan Sincan’da, RP’li Belediye Başkanı Bekir YILDIZ, İran Büyükelçisi ile tertipledikleri Kudüs gecesinde şeriat nutukları atıyor, %99’u Müslüman olan bir ülke zaten şeriattedir, diyor. Ve asıl içindeki zehri kusuyor: “Laikleri yüzükoyun yatırıp, kollarına ve bacaklarına basıp şerit enjekte edeceğiz!”
Hani İslam sevgi, barış ve hoşgörü diniydi? Hani İslamda baskı ve şiddet yoktu? Hani dinde zorlama olamazdı? Ya bu din yanlış, ya da din devleti peşinde ki siyasiler? Dünyada yüzmilyonlarca insanın inandığı bir din yanlış olamayacağına göre, bu sözde şeriatçı siyasiler istikametten ayrılıp yanlış yola sapmış olabilirler.
Dinle, imanla, nice şüheda kanı ve irfanla kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti, Ulusal onurumuz. Türklüğümüz, sağlam örf ve adetler ve inançlarımızla yerel yöresel ve evrensel değerlerin harman olduğu bir kültür devletidir. Bu devletin şekli ve şemayili Anayasa’da tarif edilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, büyük söylevinin sonunda: “Vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen musibetlerin intibahı (uyanıklığı) ve vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir” sözleri ve nihayet “Ey Türk Gençliği!” diye başlayan hitabesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin önemini en özlü bir şekilde anlatmıştır.
TARİH’ten ders almayanların sonu hüsran olur.
Hoşça kalın..

5 ŞUBAT – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir