EN BÜYÜK DAVA: EROZYON!

EN BÜYÜK DAVA: EROZYON!

EN BÜYÜK DAVA: EROZYON!

Ülkemizin gündeminden hiç düşmemesi gereken, ancak her nedense sanki önemsiz bir şeymiş gibi unutuluveren bir meselemiz vardır: EROZYON! Bir araştırmaya göre Ülkemiz topraklarının %63.17’sinde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon olayı etkinliğini sürdürmektedir. %33.90 oranında ise hafif ve orta düzeyde bir erozyon yine vardır. Geriye ne kaldı? %2.93. Haydi buna %3 diyelim.
Bu ne demektir? Ayaklarımızın altındaki zemin hızla kayıyor demektir. Başka bir ifadeyle söyleyelim; hayatımız kayıyor, biz oralı bile değiliz?
“EROZYON”; en kısa tanımıyla toprak aşınmasıdır. Yer kabuğunun dışını kaplayan, içerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemini barındıran bitkilere durak yeri ve besin kaynağı olan toprağın kayıp gitmesidir. EROZYON.
Ve bu gidişin dönüşü yoktur. O giden toprağın nasıl oluştuğunu ah bir bilseydi! 2.5. santim kalınlığında toprak tabakasının 300 ila 1000 yılda; verimli katman olan 40 santimlik toprağın da 1600 ila 8000 yılda oluştuğunu bir bilseydik!.
TÜRKİYE’mizin bilhassa yüksek yayla ve dağlarında aşırı erozyon şekilleri bütün çıplaklığı ile görülmektedir (mesela Sivas-Elazığ arasında). İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun az yağışlı düzlüklerinde ayrıca rüzgâr erozyonu da işe karışarak, bunun sonucunda bugün, Konya doğusunda Karapınar çevresinde görüldüğü gibi minyatür kum çölleri meydana gelmiştir.
İlimizde de Artova, Sulusaray, Çamlıbel yaylalarında, Turhal ve Zile’nin eğimli arazilerinde erozyon, belirgin şekillerde görülmektedir. İlimizin diğer yerlerinde ise erozyonun, belirgin olmasa bile sinsice sürdüğünü kabul etmek zorundayız. Başta dedik ya, memleket topraklarının ancak %3’ü, erozyon canavarının pençesinden kurtulabilmiştir.
Peki, bilinçsizlik ve vurdumduymazlığın eseri olan erozyon canavarı ile nasıl mücadele edeceğiz?
Bir; başta kendimiz olmak üzere yeni nesilleri bilinçlendirmekle.
İki; devlet politikası oluşturmakla.
Üç; erozyonla savaşı, ulusal bir dava, bir varlık-yokluk meselesi kabul etmekle.
Dört; siyasi güçlerin erozyonla mücadele testlerinden geçirilmesiyle.
Öyle ki; siyasi güçlerin, bu davaya hizmet etmeden iktidar olamayacağı hakkında güçlü bir kamuoyu oluşsun.
Memleketimizin bu en hayati meselesinde, en büyük tesellimiz; giderek çevreci bir gençliğin yetişmesi, uzmanca çalışmaların başlaması, ormancıların ve tarımcıların bilinçli çabaları ve TEMA Vakfı gibi kuruluşların varlığıdır.
Hoşça kalın…

21 ŞUBAT – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir