By BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ ÜLKÜSÜ (1)
11 NİSAN 1997 Cuma günü, Dünya Türklüğünün ve Türklük davasının kalbi, 5.’si İSTANBUL’da toplanan TÜRK DEVLET ve TOPLULUKLARI KURULTAYI’nda atıyordu.
5.Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayında konuşan Cumhurbaşkanı DEMİREL, “Biz yedi bayraklı milletiz. Türklük alemi, beş yıldan bu yana yedi bayrakla temsil ediliyor. Keşke bu Kurultay’ın şimdi 50’incisini yapabilseydik” dedi.
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de kardeşi kardeşten ayrı kılan ve yabancılaştıran karanlık bir devrin geride bırakıldığını belirterek, “Türk ikbal güneşi, Tanrı Dağları’ndan yeniden yükselmeye başladı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı da Başbakan Yardımcısı da çok doğru ve çok güzel söylemişler, Türk Milleti’nin büyük çoğunluğunun, belki de tamamının duygu ve düşüncelerine tercüman olmuşlar.
Biz, Türkiye dışında da milyonlarca Türk’ün yaşadığını ne zaman hatırladık? Sovyetler Birliği resmen dağıldıktan sonra. Yani, 9-10 yıllık bir zaman söz konusu. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri bugün kaçımızın umurunda. İran’da milyonlarca Azeri Türk var. Irak’ta 1,5-2 milyon Musul-Kerkük Türkleri Saddam zulmü altında sahipsiz. Batı Trakya Türkleri, Yunan mezaliminde yıllar yılı çile çeker. Eh, artık onları da lütfen hatırlar olduk.
Büyük önder ATATÜRK, “Yurtta sulh, cihanda sulh” demişti ama, Hatay’ı da almıştı. Almadan önce de “40 asırlık Türk Yurdu, ecnebi elinde kalamaz” diye gürlemişti. Çünkü Hatay, Osmanlı Mebusan Meclisi’nin, İstanbul’un işgalinden 1,5 ay kadar önce 28 OCAK 1920’de yaptığı son toplantıda “MİSAK-I MİLLİ” (Ulusal Ant) kararı ile mili hudutlarımız içinde kalmalıydı. Musul-Kerkük, Batı Trakya, Oniki Adalar da tıpkı Hatay gibi Misakımilli içindedir.
Bu konuya yarın devam etmek üzere hoşça kalın…
15 NİSAN – TOKAT GAZETESİ
