BİLİM BAHÇESİNDE KISA BİR GEZİNTİ

BİLİM BAHÇESİNDE KISA BİR GEZİNTİ

BİLİM BAHÇESİNDE KISA BİR GEZİNTİ

Bilim ve Araştırma Bakanlığı…
Doç. Dr. Osman ÇAKMAK, Gazetemizde yayınlanan “Türkiye’de Lisansüstü Eğitim ve Araştırma” başlıklı dizi-yazısında şöyle diyordu: “Ülkemizde “Bilim ve Araştırma Bakanlığı”nın kurulması acil bir ihtiyaçtır”.
Bu önerinin altına bizde hemen imzamızı atıyoruz. Ve o bakanlığı yarın kuruldu varsayın. Bu bakanlık ne gibi işlerle uğraşacak? Bilim politikamızı oluşturacak, bilimin alt yapısını kuracak, ülkemizi önemini yitirmeyecek ve geleceğin bilimleri olabilecek çalışmalara yönlendirecek… Yani esasta bu gibi işlerle uğraşması lazım değil mi? Siz öyle sanın…
Olacağı şudur: işe önceleri ciddi ciddi başlasak bile, kısa bir süre sonra partizanlık dahil, bugünkü siyaset hayatımızda yaygın olan hastalıkların bir çoğunu “Bilim ve Araştırma Bakanlığı”na da rahatça bulaştırız. Peki, sonuçta bu Bakanlık birtakım şeyleri araştırmayacak mı? Kim demiş araştırmayacak diye?! Bilimdışı konular ne güne duruyor?! Destek de, dileriz, Bilim ve Araştırma Bakanlığı acilen kurulur…


21. Yüzyılda Yaya Kalmamak İçin…
“Yirminci asırda nükleer enerji ve uzay araştırmaları, en popüler konular arasında bulunuyordu. Şimdi, yeni bir yüzyıla girerken bunlar eski önemini kaybediyor. Daha başka ilim dalları ön plana çıkmakta. Transistörün bulunuşundan bu yana, elektronik bilimi, yeniliklerde lokomotif görevi yapmıştır. Şimdi ise elektronik, yerini güçlü bir teknolojiye bırakıyor. Bu ışığa dayalı bir teknolojidir. Bu asrın başlarına kadar fizikçiler, ışığın “föton” olarak bilinen parçacıklar halinde yayıldığını bilmiyorlardı.”
Fotonun (ışık) elektronun yerine geçmesi, elektronikte büyük devrim demektir. Geleceğin önemli teknolojileri artık ışıkla çalışacaktır.”
Değerli bilim adamı Doç. Dr. Osman Çakmak’ın, Gazetemizde halen yayınlanmakta olan “Türkiye’de Bilim ve Üniversiteler” başlıklı 2. dizi-yazısından bir bölümünü yukarıya aldık. Sonuçta ne diyor? “Elektronikte ve önemli teknolojilerde büyük devrim “IŞIK”la gerçekleşecek!”
Bu yargıya da aynen imzamızı atıyoruz. Çünkü, varılan yargı tamamiyle bilimsel. Yalnız burada ufak bir sorun var. Sanki “ışık” tan kaçar gibiyiz. “Işık”, “aydınlık”, “saydamlık” bizim toplumda pek rağbet edilen nesneler değil. Karanlık işler, karapara, kara çarşaf, karalama, kara çalma; “ışık”tan, “aydın olmak” tan çok daha fazla prim yapıyor. Kafalar bulanık, fikirler karışık. Karanlık köşelere biraz ışık tutsanız, karşınıza çıkan şeyler hep “üç kağıt”, “yoz kafa”, “ucuz hesap”, “dedikodu”, “gıybet”, “art niyet”…
Ancak herşeye karşın sönmeyen bir umut ışığı daima var olmuştur.
Çevresine ve geleceğe ışık saçan bilim adamları ve aydınlar da hep varolacak.
Hoşça kalın…

    13 TEMMUZ – TOKAT GAZETESİ

    administrator

      Related Articles

      Bir yanıt yazın

      E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir