“DEVLETİ TEMSİL ETMEK” (3)
Bir “bütün”ün parçası, diğer parçaya “Ben sana karşı bütünün temsilcisiyim” diyebilir mi? Bu, şuna benzer; “Aile”nin bir ferdi, diğer ferdine “Ben sana karşı ailenin temsilcisiyim!” demesi gibidir. Böyle bir şey dense, sadece komik olur.
Netice itibariyle, bir kamu görevlisinin, kendi vatandaşlarına kendi ülkesinde; “Ben devlet temsil ediyorum!” demesinin bir anlamı ve geçerliliği olamaz.
Bizdeki “İller İdaresi” kanununda yer alan: “Vali, İl idaresinin başı olup Devlet ve hükümetin temsilcisidir” hükmü, kendi vatandaşlarına karşı kullanılacak bir hüküm olmayıp, o ilin sınırları içinde bulunan veya gelip geçen veyahut Vali’yi ziyaret eden yabancı uyruklu kişilere karşıdır. O hükmün bir anlamı da, başkentteki bakanlıkların illerdeki uzantıları olan çeşitli kuruluşların uyum içinde hizmet yapmalarını temine matuf olarak Valilere tanınmış gözetin ve denetim yetkisini ifade eder.
Bizde “devlet adamı” veya “büyük devlet adamı” gibi deyimler de uluorta kullanılmaktadır. Bu tür etiketlerle bazı siyasi kişilere veya kamu görevlilerine adeta bir “büyüklük” izafe olunmaktadır. Bu gibi sıfatlar da öyle iltifat olsun diye kullanılınca pek hoş kaçmıyor.
Makamlar ve mevkiler kimseye baki kalmaz. Bunlar hizmet için birer vasıtadır. Makam, mevki, yetki ve otorite; öyle şeylerdir ki, bunlara sahip ve kullanma konumunu taşıyan kişilere, şayet belirli bir olgunluğa erişmemişlerse, ahlak bozucu etki de yaparlar. “Büyüklenme”, “kibirlenme”, “görevi kötüye kullanma”, “nüfuz ticareti”, “rüşvet alma” gibi olumsuz etkiler söz konusudur. Bazı Bakan, Milletvekili ve bir kısım kamu görevlilerinin tutum ve davranışlarda “keyfilik” de görülebilmektedir. Milletvekillerine tanınan “dokunulmazlık” ve Devlet memurlarına tanınan “Memurin muhakemat gibi imtiyazlar da bu keyfiliğe davetiye çıkartmaktadır. Oysa demokrasilerde kişi veya zümreye dayalı oligaşik hâkimiyet unsurlarına yer verilmez. Eşitlikçi, onurlu ve saydam bir demokraside, seçime giren siyasi partiler ve aday olan kişiler, sadece hizmet yarışı için meydana çıkarlar. Aşiret usullerine itibar edilmez. İster üst rütbeli siyasiler, ister üst düzey bürokratlar olsun imtiyazlı olmaya can atmazlar. Aksi takdirde ne olur? Birileri çıkar, yalnız “Devleti temsil etmek” le de kalmayıp “Ben Devletim!” veya “Devlet benim!” derler.
Hoşça kalın….
20 TEMMUZ – TOKAT GAZETESİ