BUYURUN CEPHEYE! (2)
Gelelim trafik canavarına. O da önceleri ufak-tefek kazalarla başladı. Bunlar normal sayıldı. Dünyanın bütün yollarında trafik kazaları olurdu. Yıllar geçti, kalkınma hamleleri filan derken, motorlu taşıtlarımızda hızla artıyordu. Bilhassa kamyon, tanker ve otobüs sayılarımız, astronomik rakamlara ulaşmıştı. Yollarımız ise, toplam uzunluk, genişlik ve kalite olarak pek fazla değişmiyordu. Bütün yük karayollarında idi. Demiryollarımız, Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk 25 yılında ne yapılmışsa öyle kalmıştı. Kamyon ve tanker sayımız öyle ki, Avrupa ülkelerindeki toplam kamyon ve tanker sayısından bile fazlaydı. Dünyada, akaryakıt taşımacılığının %95’ini tankerlerle karayollarından yapan tek ülke bizdik.
Kamyonla yük taşımacılığı da öyle. Otobüsle yolcu taşımacılığı da öyle. Bu rekorları kimseye kaptırmıyorduk ama, bunun tabii sonucu olarak trafik kazası rekorları da bizde kalıyordu. Ne yazık ki, kamyonlarımızın alınlarına yazdığımız “Maşallah” ve “Allah korusun” gibi ibareler de, bizi kazalardan korumuyordu.
Trafik canavarı da halen icraatına bütün hızıyla devam etmektedir.
Terör, enflasyon ve trafik canavarlarının acımasız saldırıları karşısında aklın yolu nedir? Üstelik yıllar yılı bunca acı tecrübeler geçiren biz, ne yapmamız lazım? Her şeyi bir yana koyup, bütün ihtilafları rafa kaldırıp, tek vücut olup, önce topyekun savunmaya, sonra da karşı saldırıya geçerek işi bitirmemiz gerekmez mi? Elbette gerekir. Çünkü bu gidişle biz onları bitirmezsek, belli ki onlar bizi bitirecek.
Durum bu kadar açık ve net. Var mı bir itirazınız?
Yok. O halde buyurun cepheye!.
Hoşça kalın…
13 AĞUSTOS – TOKAT GAZETESİ