ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMA DÜŞER Mİ?

ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMA DÜŞER Mİ?

ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMA DÜŞER Mİ?

Başbakan Mesut Yılmaz: “2000 yılında enflasyonu tek haneli rakama düşüreceğiz.” dedi.
Başbakan Yılmaz’ın bu beyanatından birtakım ipuçları çıkartmak mümkündür. Bir defa, öyle görülüyor ki, ANASOL-D Hükümeti diye tanımlanan 55. Hükümet, seçim değil, çözüm hükümeti olmak niyetindedir. Yani, normal 5 yıllık süreyi doldurabilir. Arkasında Meclis çoğunluğu durdukça da bunu başarabilir. Bu demektir ki 2000 yılına kadar seçim yok. Ülkemizin istikrarı açısından olumlu bir durumdur.
Enflasyon konusuna gelince; Çok değil, bundan 1-2 yıl önce, Dünya Bankası uzmanları, yakında Türkiye’nin üç haneli enflasyonla karşılaşılmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyorlardı. Bu sözler, bir kehanet değildi; gerçekçi bir görüştü.
Sebepler ortada; her yıl ikiye katlanan KİT zararları, SSK’nın iflası, yüksek faizli iç borçlar, sürekli dış borç ödemeleri, tarım sübvansiyonları, personel harcamaları ve vergisiz kayıt dışı ekonomi…
Ancak bu tablonun görünmeyen bir yanı var: Yüksek enflasyona ve yıldan yıla fakirleşmeye rağmen Türk ekonomisindeki dinamizm. Böylesi bir dinamizm, belli ki, ekonominin matematiksel mantığına uymuyor. Sonuçta “matematik” yanılmayacağına göre bu gidiş nereye?
Ya akıllar başa, tam iflas haline düştükten sonra gelecek, ya da şimdi…
Yani, önümüzde öyle hovardaca harcanacak zamanlar yok. 2000 yılı bile geç olabilir.
Halen Türkiye, aşağı yukarı 3-5 yıldan beri, dünya’da enflasyon oranı en yüksek beş ülkeden biri. Son bir yılda dünya ikincisi durumundayız. Şu son beş yıl içinde enflasyon ateşi yüksek bazı ülkeler, ateşlerini düşürüp sağlıklı bir sürece girdiler. Biz hala, iyileşmek için kesin bir karar veremedik.
Efendim neymiş? Bazı güçler, bir takım çevreler enflasyonun düşmesini istemiyormuş. Ve bu çevreler, etkin güçlermiş. Sayın Başbakanımız böyle diyorlar. Ondan önce de ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner, şöyle buyurmuştu: “Ülke nüfusunun %70’i enflasyonun düşmesini istemiyor. Çünkü onların satacak malları var.” Acaba diyoruz, bu tür sözler, işten kaytarma ve yan çizme alametleri mi? Biz buna asla ihtimal vermek istemiyoruz.
Haydi artık, enflasyonu düşürme konusunda kesin kararlı olduğumuzu gösteren siyasi iradeyi ortaya koyalım. Kısır çekişmeleri bırakıp, sağlıklı bir ekonomi için gereken yapısal reformları, vakit geçirmeksizin bir bir gerçekleştirelim. Ucuz kahramanlık devri çoktan geçti. Hele hele, her devirdeki muhalefetin yaptığı gibi, iktidardayken ipe un serip muhalefete düşünce de meydan meydan dolaşarak, herşeyi berbat gösterip Hükümeti yıpratarak, milleti bir seçimden öbürüne sürüklemek devri de çoktan geçmiş olmalıydı.
Ama görüyorsunuz ki geçmiyor. Ne ucuz kahramanlıklar, ne de seçim anaforu.. Onun içindir ki sistem tıkandı deniyor ve bu yüzden Başkanlık veya yarı başkanlık gibi yeni sistem arayışları peşine düştük.
Yapısal reformları yapmadan Başkanlık sistemine geçmenin de bir faydası olmaz. Kendi kendimize kandırmanın âlemi yok. Şu siyaseti, ülkemizde parsa kapma, saltanat sürme, devleti soyma, vatandaşa kurtarıcı rolü oynama aracı ve alanı olmaktan kurtarmak lazım.
Siyasetçilerimiz, bu hususları eni-konu bir düşünseler hiç fena olmayacak.
Hoşça kalın…

9 EKİM – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir