FIKRALARDAN ESİNTİLER
“Öğretmen, Din Kültürü dersinde “İyilik yapanlar Cennet’e, kötülük yapanlar Cehennem’e gidecek” dedikten sonra bir öğrenciye sordu:
Söyle yavrum, sen cennete mi, yoksa cehenneme mi gitmek istersin?
Karnı iyice acıkmış olan öğrenci:
Öğretmenim, evimize gitmek istiyorum.”
FIKRADAN ESİNTİ:
Öncelikle bu dünyanın hakkını vermek gerek. Bunun için yaşamak, hayatta kalabilmek ilk koşul. Bu da yetmez; iyi yaşamak, ilim ve irfanını arttırmak, iyilik yapmak lazım ki; cennet ve cehennemin de ne olduğunu anlayabilelim. Aksi takdirde “Ben de isterim!” demekle Cennet’ e gidileceğini pek sanmıyoruz.
“Okulun adı, Cumhuriyet İlköğretim Okulu idi” Öğretmen Cumhuriyetin kuruluşunu ve iyiliklerini anlattı. Sonra:
– Çocuklar artık Cumhuriyeti öğrendiniz değil mi?
– Evet öğretmenim.
– Peki, öyleyse Cumhuriyetin tanımını kim söyleyecek?
Öğrencilerin hepsi parmak kaldırdı.
Öğretmen bir öğrenciye:
– Söyle bakalım.
– Cumhuriyet, bizim okulun adıdır öğretmenim!”
FIKRADAN ESİNTİ:
Siyasette herkes Cumhuriyetçi ve Atatürkçü. Ama sıra o ilkeleri uygulamaya gelince birçoğumuz sınıfta çakıyoruz. Kimileri de Cumhuriyetin ne olduğunu, dersini çalışmamış öğrenciler gibi bun-ter içinde kalarak, Anayasa Mahkemesi’nde öğreniyor.
“Teneffüs zilinin çalmasına yakın Öğretmen, bir öğrenciyi tahtaya kaldırıp, “dairenin alan formülünü yaz” dedi. Öğrenci, tahtaya birşeyler yazıp, sildi; tekrar birşeyler karalayıp sildi; bu kez de düşünmeye başladı. Öğretmen çıkıştı: “yazsana oğlum, ne bekliyorsun?”
– Zilin çalmasını öğretmenim!”
FIKRADAN ESİNTİ:
Keşke biz büyükler de o çocuk gibi doğru sözlü olabilsek! Laf ebeliğini ve halkı uyutma taktiklerini, icraat veya muhalefet yapıyormuş gibi göstermesek!
Hoşça kalın…
25 KASIM – TOKAT GAZETESİ