UMUTLA YAŞAMAK (1)
“Adalet tıkanıyor. Yetersiz adliye binaları, dosyalar arasında kaybolan hakim ve savcıları ile geçen yıl 9.5 milyon davaya bakabilen Yargı, 1998’e daha zor şartlarda girdi.”
Bundan da Ülkemiz adına çıkartılan çok dersler var. Adalet mekanizması tıkandıkça, insanlar nereye başvuracak? Adalet böyle giderek sarsıldıkça… Enflasyon da böyle başını alıp gittikçe..
……Yolsuzluk, hırsızlık büyük çapta yapıldı mı yapanın yanına kar kaldıkça… Saf din ve inancın yerini hile-i şeriye aldıkça… Hile-i şeriye yapmak için de İslamın adına şeriat dendikçe…
63 milyon nüfuslu bir ülkede 24 milyon insanımız yoksulluk sınırında, 12 milyon insanımız da açlık sınırında yaşamaktaysa… Yılda bir Ramazandan ayında verilen fitre ve zekat ve yine yılda bir Kurban bayramında dağıtılan kurban etiyle fakirliğe çare bulduğumuz ve ekonomide adaleti sağladığımız zan ve vehmiyle kendi kendimizi ve toplumu kandırdıkça..
Ülke ekonomisinin %50’si kayıt dışı olup Devlet’e vergi vermiyor ve kayıt içi ekonomi kontrol edilmiyorsa…
Siyaset bir yalan ve menfaat girdabına düşmüşse… Partilerin başındaki liderler sultasının tanzim ettiği listeleri seçim sandıklarına atmaktan başka bir rolü olmayan milyonlarca seçmenin yaptığı figüranlık, milli iradenin tecellisi diye yutturulmaktaysa… Daha Susurluk olayı aydınlığa kavuşmadan Meclis’teki koltuk yolsuzluğu rezaleti patlak vermiş; bu yolsuzluğu yapmış veya yaptırmış olanlar da yurtdışına tatile gönderilip ödüllendirilmek istenmekteyse…
Bir camideki Hırka-i şerif ziyaretiyle siyasi şov yapılmaktaysa… Peygamberin hırkası dahi kimileri için siyasi malzeme gibi görülmekteyse..
Yarın devam edecek.
Hoşça kalın…
15 OCAK – TOKAT GAZETESİ