DEMİRYOLLARIMIZ (1)
Yol medeniyet demektir. Başka bir deyişle; uygarlık yolsuz olamaz. Özetle ‘yolsuzluk’ kötüdür. Her iki anlamıyla da kötüdür. Allah kimseyi yolsuz yapmasın; ve de kötü yollara düşürmesin.
Bugünkü konumuz ‘yol’, bilhassa “DEMİRYOLU” olacak. Yollar başlıca dörde ayrılır: Karayolları, Demiryolları, Denizyolları, Havayolları. Bir de Nehiryolları var. Nehir taşımacılığı: orta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde, Rusya’da A.B.D.’nde Kanada’da ve Brezilya’da oldukça yaygın. Nehir taşımacılığı Türkiye’de yok sayılır. Çünkü bizim nehir ve ırmakların su debileri ve topoğrafik yapıları buna müsait değil.
Bilindiği üzere, ‘büyük sanayi devrimi’, Avrupa’da buharlı makinaların ve lokomotifin icadıyla, 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı. Ve ilk demiryolları da aynı devirde döşenerek, “tren”le yeni ve ileri bir ulaşım modeli geliştirildi. 19. yüzyılın sonları ve 20 yy.’ın başlarında ‘Demiryolu’ Osmanlı ülkelerine de girdi; ve Balkanlar’dan başlayıp Anadolu’yu iki-üç koldan katederek, Şam’a, Hicaz’a, Bağdat’a ve doğuda Bakü’ye kadar uzanan hatlar döşendi. Bu hatların işletme hakları, bunları yapan Avrupalı devlet ve şirketlere aitti.
Osmanlı döneminde yabancılar tarafından yapılan binlerce kilometre uzunluğundaki demiryolundan, Cumhuriyet’in ilanından sonra ancak 4 bin km’si ulusal sınırlarımız içinde kaldı.
Cumhuriyet ve Atatürk’le beraber, bir yandan yabancıların tekelindeki demiryollarımız millileştirilirken, öbür yandan büyük bir demiryolu hamlesi başlatıldı. Bu hamlede, 1923-1935 yılları arasında tam 2501 km. demir yolu yapıldı. 1935-1950 yılları arasında yapılan demiryolu uzunluğu ise 1292 km. Demektir ki, 1923-50 arasında yapılan toplam demiryolu uzunluğu 3793 km. O yıllarda, ulusça büyük özverilerle yapılan demiryolları Cumhuriyetimizin övüncü ve gururu oldu.
Çünkü kalkınma ve gelişme, dolayısıyla uygarlık, demiryolsuz olamazdı. Çünkü demiryolu ulaşımı hem kitle taşımacılığında, hem yük taşımacılığın da, karayolları ulaşımına göre çok daha ekonomik ve güvenli idi.
Demiryolu yapımı, karayolu yapımına oranla da yüzde 30 daha ucuz. Demiryolunun ekonomik ömrü ise, karayolundan iki kat daha uzun.
Ne olduysa 1950’den sonra oldu. DP’nin iktidara gelmesiyle beraber, demiryolu aşkının yerini karayolu aşkı aldı. 1950-1960 yılları arasında yapılan demiryolu uzunluğu sadece 400 km. Yani eski dönemde yapılanın onda biri kadar. 1960’dan sonra 2 bin km daha yapıldı. Bugün, demiryollarımızın toplam uzunluğu 10 bin 543 km. Oysa değil 10 bin, 40 bin, hatta 50 bin km. demiryoluna sahip olmamız gerekirdi.
Bugün bizde karayollarının, yolcu ve yük taşımasındaki oranı %90, demiryolundaki ise %10. Zaten felaketde bu oranlarda yatıyor. Oysa gelişmiş kalkınmış ülkelerde bu oranların tam tersi bir durum mevcut.
Devamı yarın. Hoşça kalın….
24 OCAK – TOKAT GAZETESİ