İPEKBÖCEĞİ KOZASINDAN ÇIKABİLMEK (1)
Hepimiz ne isteriz? Daha iyi yaşamak… Bunu biraz açarsak; güzel, yeşil ve temiz bir çevre de, iyi bir konutta oturmak; çağın konforuna sahip olmak; Devletin sağlık, eğitim ve hukuk hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmak; altımız da lüks bir arabayla istediğimiz yerde güzel bir tatil yapmak vesaire…Bunlar gibi daha nice istekler..
Bütün bu isteklerimizin yerine gelmesinde ülkemizin imkânları, sistem ve yönetim gücünün belirleyici bir rolü olduğunu da biliriz. Bu bilinçle yine hepimiz, ülkemizin zengin, ordumuzun yenilmez, devletimizin kudretli, demokrasimizin mükemmel olmasını isteriz…
Pekiii, bütün bunlar nasıl olacak? Yoktan varetmek ve almadan vermek yalnız Allah’a mahsus olduğuna göre nasıl olacak? Bunun sihirli bir formülü de yok. Aslında sihirli formülü yok derken, içinden çıkamadığımız bu denklemin bir formülünün mutlaka bulunduğunun farkındayızdır. Teşhisler konmuş, tedavi keşfedilmiş, hatta az-çok bu hususta genel bir konsensüs sağlanmış gibi gözüküyor.
Ancak ne var ki, işin hep kolayına kaçmışız. Devlet ve hükümetler olarak kolayına kaçmışız, toplum ve birey olarak kolayına kaçmışız. Ve kaçmaya da devam etmekteyiz. Ekmeden biçmek istiyoruz. Çilesini çekmeden dünyanın ve hatta ahiretin her türlü nimetine erişmenin peşindeyiz.
Hırslarımız ise aklımızın hep önünde. Oysa ki sabah-akşam tarihimizle övünürüz. Şu canım Anadolu, eski ve yeni medeniyetlerin harman olduğu, şüheda, evliya ve enbiya yurdu; şu güzelim İstanbul, doğu ile batının buluştuğu, kültür ve tarih hazinesi, adeta üç kıtanın başkenti, dünyanın incisidir, deriz.
Zaman olur, inançlarımızı İslamcılık ve dincilikle karıştırır, tek kurtuluş yolu gibi gösteririz. Gün olur, Cumhuriyeti ve Atatürkçülüğü baş tacı yaparız. Kalkınmak ve gelişmek için parlak fikirlerimiz daima vardır. Vardır ama bütün bunlar üzerinde derinlemesine araştırmalar yapmayı pek sevmeyiz. Arada bir araştırmacı eğilimler öne çıkınca, gerçek devrimci-değişimci insanlar zuhur edince de, rahatsız olur, onları durdurmanın bir yolunu ararız.
Kendi kendimize yarattığımız tabularla durum idare eder, bugünü de kurtardık deyip seviniriz. Kozası içinde ipekböceği gibi kendimize mutlu bir dünya kurduğumuzu sanırız. Oysa ki bizim dışımızda, baş döndürücü değişimler geçiren bir dünya vardır.
Devamı yarın. Hoşça kalın..
27 ŞUBAT – TOKAT GAZETESİ