TEHLİKELİ KAVŞAKTAKİ TRAFİK (2)

TEHLİKELİ KAVŞAKTAKİ TRAFİK (2)

TEHLİKELİ KAVŞAKTAKİ TRAFİK (2)

Ülkemizde KARAYOLLARI elbette yapılsındı, hem en iyi şekilde. Otomotiv sanayine dayalı sektör (ithal veya yerli) elbette gelişsindi. Bunlara kimsenin bir itirazı yoktu. İtiraz konusu şuydu ki; Türkiye’ye bir şeyler dayatılmış, bu dayatmalarla beraber dengeler ve önceliklerin sırası bozulmuştu.
DEMİRYOLLARI’mızın kaderine terk edilip, bütün ağırlığın KARAYOLLARI’na verilmesi sonucunda acaba ne olmuştu? Yurdun dört bir yanına otoban yollar mı döşemiştik? Yerli otomobil, kamyon, otobüs üretip dünya pazarlarına mı açılmıştık?
1950’lerle dış borçlar da sokun etmiş her mahallede bir milyoner yaratma politikasına payanda yapılmıştı. Yalnız otomotiv sektöründe değil, daha başka birçok dalda montaj sanayi kurmakla sanayileştiğimizi sanmanın da gafletine dalmıştık.
Ve giderek bir “dış borç – faiz – zam – enflasyon – açık veren bütçe” girdabına düşüverdik. Bununla beraber hepten kontrolden çıkmış olmuyorduk.
Zaman zaman dizginlerimiz toplansa da, aymazlık sona ermiş olmuyordu. Bu kez de “üretmeden tüketme” alışkanlığı başlamıştı.
Bütün bu eksilerin faturası kesilecekti sonuçta.
Yüklü bir fatura tehlikeli kavşakta kesilirken faturanın müsebbibi olarak hayal ürünü bir canavar gösteriliyordu. Öyle ki karayolları boyunca ara ara dikilmiş dev levhalarda direksiyon başındaki canavar simgesinin yanında “İÇİNİZDEKİ CANAVARI DURDURUN” ikazı yer alıyordu. Ancak her nedense içimizdeki canavarı durdurmayı bir türlü başaramıyorduk.
Başaramıyorduk, çünkü ortadaki canavar simgesi, yanıltıcı bir imajdan ibaretti. Direksiyon başındaki canavarlaşmış insan figürü, aslında sömürgeci stratejinin işbirliğine soyunmakla başlayıp tembellik, kolaycılık, sorumsuzluk ve birazda kadercilik çizgisinde gelişen; ölçüsüzlük, çaresizlik ve görmemişlik gibi unsurların da karıştığı 50 yıllık bir sürecin simgesel ifadesi oluyordu.
Bütün bunlara, “alt yapıdan noksanlık” faktörü de eklenince ortaya başkaca nasıl bir tablo çıkabilirdi ki….
Sonuç olarak hayali canavar levhalardaki bir figür olmakla kalmayıp “tehlikeli kavşak”taki randevumuzda hazır bulunuyordu. Hepsi bu.
Hoşça kalın…

18 NİSAN – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir