HABERLERDEN ESİNTİLER
1 MAYIS 1998 olaylarında Haberciler ve kameramanlar yine saldırıya uğradı. Kimilerinin kamera ve fotoğraf makineleri kırıldı.
Özgür Basın düşmanları, daha doğrusu özgürlük düşmanları fırsat buldu mu saldırıyor. Onlara esaslı bir ‘özgürlük dersi’ vermek lazım, lazım olmasına da; bu dersi kim, nasıl verecek? İşte bu meçhul…
“FLASH TV’ye yapılan saldırının 1. yıl dönümü dolayısıyla, ‘TÜRKİYE’de MEDYA’ konusu tartışıldı.
FLASH TV, 3 MAYIS 1997 tarihinde yaptığı bir yayına tepki bahanesiyle, İSTANBUL’ daki stüdyoları 50 kişilik bir çetenin saldırısına uğramıştı. Şehir eşkiyası o gün çirkin eylemini 10 – 15 dakika boyunca sürdürmüş, etrafı kırıp dökmüş, belki 50 – 60 el silah sıkmıştı. Ve sonra da ellerini kollarını sallaya sallaya çekip gitmişlerdi.
Daha sonra, suçlulardan sadece 5 kişi yakalanabilmiş, yargılanıp cezaya çarptırılmıştı. Ötekiler ortada yoktu. Ve daha mühimi organize bir suça azmettirenler kışkırtılanlar ortada yoktu. Onlar hala ortada yok. Çünkü, onların peşine düşmesi gereken kanun gücü işi sıkı tutmamıştı. O tarihte Necmettin ERBAKAN Başbakan, Tansu ÇİLLER de Başbakan Yardımcısı idi.
O eşkiyayı Flash TV’ye acaba kimler saldırtmıştı? Ve onlar hala niçin ortaya çıkartılamadı, yakalanamadı? Daha kötüsü, onları takip edebilecek bir siyasi irade niçin hala ortaya çıkmıyor?
O suçlular niçin Yargı’nın dışında bırakılmıştır?
Siyasiler şimdi oturmuş bu olayı kınıyor. Oysaki onların görevi kınamak değil, çeteleri yakalamak, onların arkasındaki siyasal gücü ortaya çıkartıp YARGI’ya teslim etmektir.
Görevini yapmayıp, işi kınamayla geçiştirmek, olsa olsa takiyye yapmak anlamını taşır.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”
Ülkemizin son yıllardaki haline bakınca yukarıdaki darbımeseli şöylece değiştirsek, sanırız yanlış olmayacak: ‘Bana dokunmayan çete bin yaşasın’
Hoşça kalın….
5 MAYIS – TOKAT GAZETESİ