19 MAYIS (1)
Birinci Dünya savaşı artık sona ermişti. Şimdi TÜRKİYE’nin paylaşılmasına sıra gelmişti. ATATÜRK’ün, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında söylediği tarihi NUTUK; “Samsun’a çıktığım gün umumi vaziyet ve manzara” kenar başlığı altında “1919 senesi 19’uncu günü Samsun’a çıktım” giriş cümlesiyle başlar. Ve bu girişin ardından ATATÜRK, memleketin içine düştüğü durumun dehşet ve vahametini anlatır.
NUTUK’un ilk 30-40 sayfasını okuduğumuzda, bazı kesin yargı ve kanılara varmak mümkündür. İlk vardığımız şudur: ‘Türkiye’yi İstanbul’dan kurtarmak, artık hiçbir suretle mümkün değildir. BİZANS, İstanbul’da can vermişti; OSMANLI DEVLETİ de İstanbul’da ölecekti.’ Padişah ve Hükümet, Anadolu’ya arkasını çevirmişti.
İSTANBUL bu haldeyken, ANADOLU ne haldeydi?
ANADOLU, ciddi bir tepki göstermeden, mağrur ve sömürgeci Avrupalılar ve onların yardakçı çömezleri Rumlar ve Ermeniler tarafından yutulmaya hazır gibi duruyordu. Bir kısım yurtsever aydınların şurada burada kurdukları “Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri”ni pek de umursamayan yoktu. ‘Anadolu’nun güçsüz, mecalsiz görünüşü ve doğulu bir tevekküle kaderini bekleyiş hali, bu kaderi tayin edecek olanlara rahatlık veriyordu.’
İSTANBUL, ANADOLU’yu unutmuştu. OSMANLI DEVLETİ de
tıpkı BİZANS gibi İstanbul surları içine sıkışmıştı. Padişah ve Hükümet, işte bu sur içine sıkışmış İstanbul’u kurtarmanın kaygısındaydılar. Anadolu’yu ancak asayiş olaylarıyla hatırlıyorlardı. Çünkü MONDROS andlaşmasının 7.ve 24. maddelerini uygulamak için asayişin sağlanması son derece önemli bir hükümet görevi idi. Bu maddelere dayanan Müttefikler (İtilaf Devletleri: İNGİLTERE-FRANSA-İTALYA) güvenliklerini tehdit edecek bir durum veya karışıklık çıkması halinde herhangi strateji noktasını işgal hakkına sahiptirler. Padişah ve Hükümetin Anadolu’dan duydukları rahatsızlık bundan ileri geliyordu. Mustafa Kemal Paşa ise, İstanbul’da rahatsız ve huzursuz idi. Gözü, bir sevgiliyi bekler gibi Anadolu’ya dikilmiş, bekliyordu.
Devamı yarın. Hoşça kalın…
20 MAYIS TOKAT GAZETESİ
19 MAYIS TOKAT GAZETESİ