By HABERLERDEN ESİNTİLER
“Ülkemizde üretilen sebze ve meyvelerde ki yüksek oranda görülen ilaç ve hormonun, çocuklarımızı, gençlerimizi zehirlediği, onları kanserin saldırısına açık hale getirdiği iddia ediliyor.”
Bu tür iddia ve uyarılar son yıllarda sık sık gündeme geliyor. Çeşitli ilaç ve hormonlarla üretimleri yapay olarak artırılan ürünleri hepimiz afiyetle yiyoruz. Acaba neden bu denli emin olabiliyoruz? O ürünler laboratuvarlarda tahlil edilip, tahlil sonuçları müsbet çıktı da yetkili makamlarca resmen açıklandığı için mi böylesine emin olabiliyoruz? Yoo ne gezer? Asıl neden ülkemizdeki insan hayatının ucuzlaması olmasın? Ülkemizde sigara ve içki tüketimindeki artış ve içine düştüğümüz trafik dehşeti de hayat ucuzlamasının birer kanıtı değil mi? Ve sonra bunca çevre kirliliğiyle içiçe durumdayken…
Hala hayattaysanız ve sağlığınızın da yerinde olduğunu sanıyorsanız, yapacağınız şey, herhalde yatıp kalkıp Allah’a şükretmek olmalıdır…
“Eğitim bilimci Prof. Dr. Acar Baltaş, fiziksel ve ruhsal stresin öğrenmeyi olumlu yönde etkilediğini savundu. Öğrenmek için dışarıdan bir uyarıcının gerekli olduğunu vurgulayan Prof. Baltaş, ‘Bir uyaran olmadan öğrenme gerçekleşmez. Çocuklar, sınav tarihinden bir gün önce, çok daha fazla şey öğrenirler. Bunu, maruz kaldıkları sınav stresine borçludurlar’ dedi.”
Stresin pek çok hastalığa neden olduğunu biliyorduk da, öğrenmeye sevkeden bir uyaran olduğunu doğrusu bilmiyorduk. Eh o kadar zararından sonra bu kadarcık bir faydası olmalı değil mi? Diyecektik ama, keşke öğrenme olgusunu sınav stresine bırakmasaydık. Çünkü bu da ‘kolaycılık illeti’nin bir parçası oluyor. Asıl uyaranlar ‘öğrenme tutkusu’ ve ‘bilgiye ulaşma arzusu’ olmalı değil midir? İlla stres lazımsa, öğrenme tutkusu ve bilgi sevdasından dolayı olsun…
……….
Hoşça kalın…
30 MAYIS TOKAT GAZETESİ
