SEÇİM, AMA NASIL? (5)
Şu anda Türkiye’de de ne isteniyor? İstikrar, siyasi istikrar isteniyor. Meclis’in yeterince çalışmadığı, yasama görevini, yani asli görevini tam yapamadığı söyleniyor. Bu iddianın gerçeklik payı yok mu? Meclis’in iyi çalışmasına biraz da Meclis iç Tüzüğü engel oluyormuş. Hatta biraz değil, neredeyse işin vebalini İç Tüzük’e yükleyenler bile var. Bunda da büyük oranda gerçeklik payı var. İç Tüzüğü kim çıkarttı? Meclis. Değiştirmeye yetkili olan kim? Yine meclis. Ee, peki öyleyse değiştirin onu.
Efendim bizim demokrasi liderlere dayalı oligarşik bir yapıya sahiptir. Kararlar kapı arkasında alınır, sonra açıklanan doğrultuda hem yasamaya, hem yürütmeye yön verilir. İşte son olarak ANAP lideri, M.YILMAZ ile CHP lideri D.BAYKAL aralarında anlaşıp erken seçim kararı almadılar mı? Bu anlaşmada sadece bir seçim tarihi var. Seçim hukuku üzerinde bir değişikliğe, bir reforma gitmek gibi bir istek yok. Bu demektir ki liderler değişiklik istemiyor.
Oysaki ülke bu istikrarsız ortama biraz da mevcut seçim sistemiyle gelmedi mi? Bu yüzden kamuoyunda bir süredir sistem tartışması yapılmaktadır. Ancak bizde ne hikmetse artışı olan çok önemli konular bile çabuk gündemden düşer. Bizde ‘eski tas eski hamam” alışkanlığı vardır.
Nitekim bir-iki istisna dışında parti liderleri, seçim sistemine bağlı olarak ne Meclis, ne de Hükümet yapılanmalarında bir rahatsızlık ve aksaklığın olmadığını iddia etmişlerdir. Onlara göre sistemde tıkanıklık filan yoktur, sadece ufak-tefek arızalar söz konusudur. Onlar da kolayca düzeltilirmiş. Meğer her şey sütlimanmış, gül gibi geçinip gidiyormuşuz da haberimiz yokmuş.
Demek ki bilhassa son bir-iki aydır sivil toplum kuruluşlarında, basında-medyada, bazı siyaset çevrelerinde ve halk arasında sistemle ilgili bir tartışma, bir sorgulama olmamış. Böyle bir şey yok. Hem olsa bile, bu sadece 3-5 kişinin gevezeliğinden öteye gitmez. Bizim sayın liderlere göre bir şey yok ise yok demektir. O şeyi milyonlarca insan konuşsa, tartışsa bile bir şey etmez. Onlar bilmez, biz biliriz.
Devam edecek. Hoşça kalın…
20 HAZİRAN TOKAT GAZETESİ