SEÇİM, AMA NASIL? (7)
Sanırız, yine karambol bir seçime doğru gidiyoruz. Çünkü gidişat bunu gösteriyor. Parti liderleri ve Meclis gruplarında sistem ve seçim hukukuna yönelik bir değişiklik eğilimi göremiyoruz. Öyle anlaşılıyor ki seçime birkaç ay kala, gerek siyasi partiler kanunu, gerekse seçim yasasında yapılacak ufak tefek değişiklerle yetinilip göz boyanacak.
Hele hele “Dar bölgeli iki turlu” seçim sistemi konusunda, pek az istisnasıyla siyasi çevrelerden çıt çıkmıyor. Oysaki bu sistem, doğrudan demokrasiye en yakın olan sistemdir. Seçimleri “sandık figüranı” olmaktan kurtaracak bir sistemdir. Bu sistemde seçilen milletvekilleri, siyasi güçlerini partilerinin liderlerinden ve kemikleşmiş oligarşik yapılarından değil, doğrudan halktan ve seçmenlerinden alırlar. Böylece hem hizmette, hem de siyasi gelecekte liderlerin gözüne girmek yerine, kendisini seçmiş olan seçenlerin ve seçim bölgesindeki halkın gözüne girme yarışı öne çıkacaktır.
Böylesi köklü bir değişiklik yapılamayacağına, hele hele Başbakanlık, ya da yarı başkanlık sistemlerine geçilmeyeceğine göre, peki ne olacak?
Ne olacağı belli… Bizim halkın unutkanlığı ve çaresizliği basamak taşı yapılacak. Seçime 3-5 ay kala yine meydan mitingleri, şenlik-şamata-tantana ortalığı kaplayacak. Vatandaşın kafası sersemletilecek. Liderler memleketi, milleti ve demokrasiyi kurtarmak için halka Tanrı’nın özel lütfuyla gönderilmiş insanlar gibi takdim edilecek. Bu atmosfer içinde milletvekili adayları da kurtarıcı rolü oynayacak.
Yine Sandık başına kuzu kuzu gidip, önümüze konmuş müşterek oy pusulasındaki bir partinin listesine mührü vurup paşa paşa oy kullanacağız. Adayların isimleri o listelere geçirilirken hiç bir rolümüz olmamıştır. Adayları da yine liderler ve partilerin merkez karar kurulları belirlemiştir. Haydi bazı partiler ön seçime giderek, aday sıralamasını parti üyelerine veya delegelere yaptırdı diyelim. İyi ama o delegeleri de daha önceden liderlerin yakın adamları tesbit etmişti. Ne bir karma liste düzenleme hakkımız olacak, ne de tercihli oy verme şansımız. Cami ne kadar büyük ve cemaat ne kadar kalabalık olursa olsun imam yine bildiğini okuyacak.
Kısacası uyutmaca devam edecek. Ama ne zamana kadar, doğrusu çok merak ediyoruz.
Hoşça kalın…
23 HAZİRAN TOKAT GAZETESİ