KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

LEYLA ile MECNUN
Vaktiyle memleketin birinde, Leyla ile Mecnun’un yaşadığı çağda, bir sohbet meclisi kurulmuş. Mecnun, diyar diyar dolaşarak yana-döne Leyla’sını arıyor. Yolu o memlekete ve o meclise düşmüş. Belki Leyla’dan bir haber duyarım ümidiyle usulca geçip bir köşeye oturmuş. Yapılan sohbetleri bir süre dinlemiş. Ama aklı hep Leyla’sında. Biraz daha dinlemiş, derken Leyla’nın hayaliyle uyuyakalmış. Mecnun’un uyuduğunu gören oradan biri uyanıp demiş ki:
“-Uyuduğuna göre sohbetimiz seni sarmadı galiba?!.
Mecnun’un cevabı şöyle olmuş:
“-Leyla’nın konuşulmadığı yerde ya uyunur, ya da kalkıp gidilir.”
Demiş ve kalkıp gitmiş.
Son zamanlarda meydanlardaki siyaset bir hayli hareketlendi. Sanki yarın seçim varmış gibi Liderler ‘o meydan senin, bu meydan benim’ dolaşıp duruyorlar. Yapılan konuşmaları dikkatle dinliyoruz. Aklımız hep TÜRKİYE’de, ülkemizin gerçeklerinde.
Meydan mitinglerinde atılan nutukları bir süre dinledik ten sonra bizde hayal kırıklığı başlıyor. Çünkü bu nutuklarda herşey var ama TÜRKİYE yok, Ülke gerçekleri yok. O zaman ne yapıyoruz? Ayakta uyumadığımız için oradan çekip gidiyoruz.


ÖYLE BİR DERT Kİ
Zamanın birinde gariban bir adam istemeyerek bir suç işlemiş. Adamı yakalayıp Kral’ın huzuruna çıkartmışlar. Kral hüküm vermiş:
“-Bu adamın kucağına içi silme zeytinyağı dolu bir kazan verin. İki yanında dört muhafız ve arkasında bir cellat olduğu halde şehri bir uçtan öbür uca dolaştırın. Eğer kazandan bir damla zeytinyağı dökülürse kellesini vurun” diye emretmiş.
Ve arkasından ilave etmiş: “Eğer bu yürüyüşü kazanı dökmeden bitirirse suçunu bağışlayacağım.” Kralın emri gereğince adamı yürütmüşler. Adam kucağında kazan yürüyor ama, soğuk soğuk ecel teri döküyor. Ve yürüyüşü zeytinyağını dökmeden tamamlamış. Tekrar Kralın huzuruna çıkartmışlar. Kral sormuş: “-Bugün kızımın düğünü vardı. Şehirde şenlik, şamata kıyamet koptu. Nasıl başardın, hayret doğrusu?” adam boyun büküp cevap vermiş:
“-Siz bana öyle bir dert vermiştiniz ki, ne bir şey gördüm, ne de duydum.”
KISSADAN HİSSE:
Bu kıssanın yorumunu sevgili okurlarımıza bırakıyorum.
………
Hoşça kalın…

24 HAZİRAN TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir