ÇÖP MESELESİ (2)
ÇÖP deyip geçilemeyeceğini ve çöpün aslında bir değer olarak ekonomiye geri döndüğünü biliyoruz. Biliyoruz da, maalesef biz henüz bu meseleyi çözemedik.
‘Dönüşümlü atık’ denilen metalik (meşrubat ve konserve kutuları), plastik (pet şişeler, deterjan şişeleri), naylon poşet, çeşitli cam kırıkları, tekstil atıkları, tetra-pak kutuları vb. maddeleri genellikle mutfak çöpleriyle karışık olarak çöp servisine vermekteyiz. Bu çöpler içinden ekonomik değeri olan atıklardan bir kısmı servis elemanlarınca ayrılmakta, geri kalan öylece vahşi çöplüğe dökülmektedir. Eğer Belediye çöp deposunu ihale etmişse, burada tekrar bir ayrıştırma yapılarak, ekonomik bir kazanım olmaktadır.
Asıl olan, ekonomik dönüşümlü atıkların kaynakta ayrılması, yani en az fire ile değerlendirilmesidir. Birçok Batı ülkelerinde dönüşümlü atıklar yılın belli günlerinde evlerden ve iş yerlerinden özel firmalarca toplanmaktadır. Daha önce yapılmış anlaşmaya göre de toplanan atıkların bedeli, kişilerin banka hesaplarına o firmalarca yatırılmaktadır. Bizim ülkede henüz böyle bir sistem yok. Sadece bazen “eski alıcıları”, “eski alırım eskiii” diye bağırarak mahalle aralarında dolaşmakta, hurda eşya almaktadır. Tabii ki hiç yoktan bu da iyidir.
Büyük şehirlerimizin bazı semtlerinde uygun köşelere konmuş “atık kumbaraları” görmekteyiz. Örneğin metalik, plastik, kağıt ve tetrapak” atıklarının ayrı ayrı atılacağı kumbaralar… Bunlarda biriken atıkları ya Belediyeler, ya da “tetra-pak” örneğinde olduğu gibi hayır kurumları (Kimsesiz çocukları Koruma Vakfı) alarak değerlendirmektedir. Ancak atık kumbaralarının sayısı henüz çok azdır.
Çöp konusunda en önemli meselemiz vahşi çöplüklerdir. Ülkemizdeki çöp depolarının maalesef %99’u vahşi çöplüktür. Bu yüzden ortaya birçok çevre sorunu çıkmaktadır. Bu soruların giderilmesi ve bundan sonra olmaması fenni çöp depolarının kurulmasına bağlıdır.
Bir önemli meselemiz ise, sokaklara ve caddelere dizi dizi konulan çöp bidonları, varilleri ve konteyner denilen kablardır. Ev ve işyerlerinde çöp bidonu bulundurmayanlar bütün çöplerini dışardaki çöp kaplarına dökmektedir. Bunlara sıvı yemek artıkları da dökülünce kısa zamanda kokuşmakta, bilhassa yaz mevsiminde aşırı miktarda sinek üremektedir. Öyle ki zaman zaman şehirlerimiz sineklerin istilası altında kalmaktadır. Dışardaki çöp kapları yıkansa, ilaçlansa bile iki gün sonra aynı şey olmaktadır. Bunun çözümü dışardaki çöp kaplarını kaldırmaktır. Herkes çöpünü içerde kapalı çöp bidonları ve poşetlerde biriktirecek, bunlar haftanın belli günlerinde Belediye temizlik servisleri tarafından toplanacaktır. Bundan başka bir çözümü yok.
Kanalizasyon sistemiyle atılan kirli sıvı atıklar da bilhassa şehirlerimizde çok önemli bir çevre sorunudur. Bu kirli sular doğrudan alıcı ortamlara (ırmak, göl, deniz gibi) verildiği için suların doğal özelliğini bozmakta ve çevre kirlenmesine sebep olmaktadır. Çare, arıtma tesisleri kurmaktır. Bu da oldukça pahalı olduğu için bu tesisleri kurabilen Belediye sayısı, ülkemizde henüz %1 bile değildir.
Her ne olursa olsun çöp meselemizi çözmekten aciz olmadığımızı ispat etmek zorundayız.
Hoşça kalın…
30 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ