KENTSEL DÜŞÜNCELER (2)
Bir şehirde esaslı, ciddi ve uzun ömürlü bir ‘imar planı’ yapılmamış, böyle bir plan yapılmışsa bile gelişigüzel uygulanmışsa;
Yap-boz denemeleriyle nice zamanlar geçmişse, Bağlar-bahçeler arsa ve apartman rantiyesine feda edilmişse;
En olumsuz imar düzeni olan ‘bitişik nizam’, en olağan bir düzen haline dönüşmüşse;
Tarihsel dokunun modernist taklitçi bir yapılaşmaya kurban edilmesi bir yana; tarihi mimari eserler unutulmuşluğun acı kaderi ile başbaşa bırakılmışsa;
18. madde uygulamasına 20 yıl geriden gelinerek geçilebilmişse;
İçinden ‘Karayolu’ geçen 5-10 bin nüfuslu kasabalar misali 120 bin nüfuslu bir şehrin ortasından ana transit karayolunun sittin sene geçmesi normalmiş gibi, çevre yolunun yapımına henüz yeni başlanabilmişse;
Kuzey-Güney ekseninde 4-5km., Doğu-Batı ekseninde ise 3-4 km.’lik bir alanda binlerce motorlu taşıtın dolaşıp durmasına; bu sınırların dışına çıkar çıkmaz trafik yoğunluğunun neredeyse onda dokuz oranında azalmasına makul bir açıklamada bulunamıyorsa;
Trafikte seyreden araçların tahminen onda yedisinin otomobil olması ve bunların birçoğunda sadece sürücü oturmasına karşın bisiklete binen yolcu sayısının neredeyse sıfır noktasında durmasını kimsecikler önemsemiyorsa;
Bisiklete mahsus yolların olmayışının bisiklet kullanımını caydırdığını, bisikletin trafikte kullanılmamasının da bisiklete özel yol veya şeritlerin açılmasını caydırdığını; bu olgunun-bir sebep-sonuç ilişkisi gibi algılansa da –doğal karşılanmasının uygarlık karnemizde silinmeyen bir ‘kırık not’ olduğu farkedilmiyorsa;
Toplu taşımacılığın, birkaç zorunlu minibüs hattı dışında (ki minibüs tam anlamıyla bir toplu taşıma aracı sayılamaz) son 10 yıldır yerinde sayması-10 yılda 20 binlik bir nüfus artışına rağmen-mantıklı bir şekilde, yorumlanamıyorsa;
Genel olarak altyapı sistem ve hizmetlerinin, şehrin büyümesine eşdeğer oranlarda bir gelişme grafiği gösterip göstermediği objektif olarak tartışılmıyorsa;
…………………….
Devam edecek. Hoşça kalın…
9 AĞUSTOS TOKAT GAZETESİ