DEMOKRASİ VE SİSTEM (5)
ATATÜRK’ün 18 Kasım 1922 günü MECLİS’te yaptığı konuşma, Cumhuriyet’in ilanı, Hilafet’in kaldırılması, laik sisteme geçiş gibi devrimlerin de habercisi gibiydi. Osmanlı imparatorluğu çökmüştü, yeni bir Türk Devleti doğmuştu. Egemenlik ise, kayıtsız ve şartsız olarak Türk Ulusu’nundu. 23 NİSAN 1920’de ANKARA’da toplanan TBMM eliyle millet hakkını kullanıyordu.
Halifeliğin kaldırılması, 3 MART 1924 tarihinde, 431 sayılı yasa ile gerçekleşti. Halifelik makamından önce padişahlık (saltanat) kaldırılmıştır. Bununla ilgili yasa tasarısı 1 KASIM 1922 günü Meclis’in ikinci oturumunda oybirliği ile kabul edilerek Osmanlı padişahlığının çökme ve dağılma sürecinin son evresi, 600 yıllık bir tarihin kapanış töreni olmuştu.
Ne padişahlığın, ne de halifeliğin kaldırılması kolay olmamıştı. 19 MAYIS 1919’da yakılan kurtuluş meşalesi 30 AĞUSTOS 1922’de kazanılan büyük zaferle taçlanmış, Türk Milleti Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yedi düvele karşı kanı ve canı pahasına bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşmuştu. Ama ne yazık ki, bağımsızlık ve özgürlüğün değerini, ya eski alışkanlık ve aymazlık, ya da daha kötüsü bağnaz, sinsi ve çıkarcı düşünceleri yüzünden anlamayan veya anlamak istemeyen birtakım adamlar da gerek Meclis içinde, gerekse dışında, basında şura da veya burada boş durmuyorlardı.
O kişilerin karşıcıl ve kötücül çabaları, padişahlığın ve daha sonra da halifeliğin kaldırılması sürecinde son dakikalara kadar sürmüştü. Onlar o son dakikalarda padişahlığın ve halifeliğin ATATÜRK tarafından üstlenilmesi önerisinde bile bulundular. Bu gibilere büyük Önder, gereği gibi, olumsuz yanıt vermişti.
Bu konuda Atatürk’ün çok ibret verici bir yorumunu NUTUK’tan
aynen aktarmak istiyoruz.
Devam edecek. Hoşça kalın…
20 AĞUSTOS TOKAT GAZETESİ
