DEMOKRASİ VE SİSTEM (6)
3 MART 1924 günü TBMM’de, Halifeliğin kaldırılması konusunda Şeyh Saffet Efendi ile elli arkadaşının yasa önerisi görüşülürken ATATÜRK’ün halifeliği savunanlara verdiği yanıt ve daha sonra NUTUK’taki yorumunu, bugünlere de ışık tutan tarihsel bir ibret belgesi olarak aynen alıyoruz:
“… Dolayısıyla, başka bir noktayı da bilginize sunayım. Büyük Millet Meclisi Halifeliği kaldırıldığı sırada, Antalya milletvekili, din bilginlerinden Rasih Efendi, Kızılay adına Hindistan’da bulunan bir kurulun başkanlığını üstlenmişti. Rasih Efendi Mısır’a uğrayarak, Ankara’ya döndü. Benden görüşme istedi ve şu açıklamada bulundu:”
‘Gezdiği ülkelerde, Müslümanlar, benim Halife olmamı istiyormuş… Yetkili islam kuralları, Rasih Efendi’yi bana bu konuyu bildirmek için yetkili kılmışlar. Rasih Efendi’ye verdiğim yanıtta, müslümanların bana olan güven ve sevgilerine teşekkür ettikten sonra, dedim ki:
“Siz, din bilginlerindensiniz. Halifenin devlet başkanı demek olduğunu bilirsiniz. Başlarında kralları, imparatorları bulunan uyrukların, bana ulaştırdığınız dilek ve önerilerini, ben nasıl kabul edebilirim? Kabul ettim desem, bunu o halkın başındaki kişiler uygun bulur mu? Halifenin buyrukları ve yasaları yerine getirilir. Beni Halife yapmak isteyenler, buyruklarımı yerine getirebilecekler midir? Bundan dolayı konusu, anlamlı olmayan gölgemsi (mevhum) bir sanı (unvanı) takınmak gülünç olmaz mı?”
“Baylar, açık ve kesin söylemeyim ki, Müslüman halkı bir Halife korkuluğu ile uğraştırmayı ve kandırmayı sürdürme çabasında bulunanlar, yalnız ve ancak, Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır.”
“Böyle bir oyuna kendini kaptırmak da ancak ve ancak bilgisizlik ve aymazlık belirtisi olabilir.”
“Rauf beylerin, Vehip Paşaların, Çerkez Ethem ve Reşitlerin, bütün ‘Yüzellikler’in, kaldırılmış Halifelik ve Padişah soyundan olanların, bütün Türkiye düşmanlarının elele vererek bize karşı taşkın çalışma ve çabaları dine bağlılık yüzünden midir? Sınırlarımıza yapışık yerlerde yuvalanarak, TÜRKİYE’yi yoketmek için “KUTSAL AYAKLANMA” adı altında haydut çeteleri, adam öldürme düzenleriyle bize karşı durmadan çılgınca çalışanların gerçekten amaçları kutsal mıdır? Buna inanmak için kara cahil ve koyu aymaz olmak gerekir.”
“Müslümanları ve Türk milletini bu kerteye düşmüş saymak ve Müslümanlık dünyasının arınmış özünden, yaratılış inceliğinden alçakça ve canavarca amaçları için yararlanmayı sürdürmek artık o denli kolay olmayacaktır. Saygısızlığın da bir sınırı vardır.”
Devam edecek. Hoşça kalın…
22 AĞUSTOS TOKAT GAZETESİ