DEMOKRASİ VE SİSTEM (17)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (17)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (17)

“CUMHURİYET “ ve “DEMOKRASİ”, çarşıdapazarda alınıp satılır nesneler olmadığı gibi gökten zembille de inmiş değildir. Demokrasinin tüm insanlık için önemini hem dünya tarihi, hem de ülkemiz tarihi bize pek güzel öğretmektedir. Bizim demokrasinin arkasında Cumhuriyet, onun da arkasında Meşrutiyet durmaktadır.
MEŞRUTİYET, hükümdarın başında bulunduğu bir yürütme organına karşılık, seçilmiş bir parlamentonun yasama yetkisini kullandığı ve hiç değilse nazari olarak ‘kuvvetler ayrılığı’ sistemine dayanan hükümet şeklidir. Ülkemizde, 1876 Anayasası ile başlayan ve 1909 değişiklikleriyle devam eden siyasi ve hukuki dönemin adıdır.
Osmanlı devletinde batılı anlamda yeni bir yönetim düzeni olan Meşrutiyet iki ayrı tarih döneminde geçerli olmuştur. Birinci Meşrutiyet (23 ARALIK 1876 – 13 ŞUBAT 1878): İkinci Meşrutiyet (23 TEMMUZ 190821 ARALIK 1918).
O tarihlerde toplumu iki kez Meşrutiyet’e götüren yolda neler olmuştu? Meşrutiyet, nasıl bir mücadelenin sonucunda ilan edilmiştir?
Genç Osmanlılar (Jön Türkler) ve Mithat Paşa’nın çalışmaları sonucunda Meşrutiyet, Osmanlı Devleti’nde yeni bir yönetim biçimi ve anayasal düzene geçiş olarak ilan edildi.
“Paris’te yayımlanan ve gizlice Osmanlı sınırları içerisine sokulan Genç Osmanlılar bildirisinde ‘eşitlik, hürriyet, adalet, insanların doğal hakları ve hükümet şeklinin meşruti olması’ üstünde duruldu. Bundan başka Genç Osmanlılar, iktidardaki devlet adamlarını ve padişahı, meşruri düzen kurmak için uyarmaya çalıştılar. Kendileri iktidara geçmek için herhangi bir eylemde bulunmadılar. Fakat çeşitli yayın organlarıyla ve gizli olarak hürriyet ve meşrutiyet fikirlerini 1867-1875 tarihleri arasında yaydılar. İstanbul’daki aydınlar, subaylar ve hatta bazı devlet adamları bu fikirleri benimsediler. Mahmut Nedim Paşa’nın ikinci sadrazamlığında halk arasında da meşrutiyet isteyenlerin sayısı çoğalmaya başladı.”
“Devlet ileri gelenleri ve memurlar, geleceğinden emin değildi. Maliye iflas etmiş durumdaydı. Devlet, eshamın (pay belgeleri) faizlerini ancak yarı ölçüde ödeyebileceğini ilan etti. Rüşvet görülmemiş derecede arttı. Hükümetin yönetim işlerine ayrılan gelir, saray harcamalarına bile yetmedi. Valilikler ve büyük memuriyetler, Mabeyin (Padişahın Özel Kalem Dairesi) tarafından rüşvet karşılığında ehliyetsiz kimselere verildi. Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, devleti, Rus Elçisi İnnatief ile görüşerek yönetiyordu. Bu şartların sürüp gitmesi, imparatorluğun hızla çökmesi demekti. Bu durumu görmeyen devlet adamı hemen hemen yoktu.”
Devam edecek. Hoşça kalın…

4 EYLÜL TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir