DEMOKRASİ VE SİSTEM (58)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (58)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (58)

TÜRKİYE-SURİYE geriliminde son durum: T.C. DEVLETİ, şu andaki duruma göre SURİYE’ye karşı büyük diplomatik zafer kazanmıştır. Her iki devletin ‘güvenlik birimleri’nin Adana Seyhan’da yaptığı, 3 gün süren toplantının sonucunu Dışişleri Bakanı İsmail Cem açıkladı:
1- SURİYE, P.K.K.’nın bir terör örgütü olduğunu kabul etmiştir.
2- Örgütün lideri APO ve yandaşları sınır dışı edilecektir. (Abdullah ÖCALAN, bundan 5 gün önce (16 EKİM 1998) SURİYE’den ayrılmış. Şimdi MOSKOVA’da).
3- P.K.K. kampları yasaklanmıştır. (SURİYE, bundan böyle terörist kamplara izin vermeyecektir.)
4- SURİYE, P.K.K.’nın yan kuruluşlarını ve ticari faaliyetlerini de yasaklayacaktır.
5- TÜRKİYE, Suriye’ye gözlemci gönderecektir.
6- Suriye Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyacaktır.
Bu sonuçtan her Türk Vatandaşı, büyük bir övünç ve gurur duymalıdır. Aslında iki tarafın güvenlik heyetleri toplantısından çıkan 20 EKİM 1998 tarihli bir sonuç, henüz izlenen sürecin başlangıç noktasındadır. İzlenen süreç, Cumhurbaşkanı Demirel’in 1 EKİM 1998 T.B.M.M. açış konuşmaları, Genel Kurmay Bşk. Org. KIVRIKOĞLU’nun aynı tarihteki demeciyle yürürlüğe girmiştir. Birkaç gün sonra da Başbakan YILMAZ devreyi tamamlamıştır. Daha sonra da konu MECLİS’te görüşülüp onaylanmış, böylece DEVLET, T.S.K., HÜKÜMET ve TBMM bir bütün olarak, SURİYE’ye karşı çok ciddi ve kesin bir tavır konmuştur. Bu sonucun arkasında kahraman TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’nin caydırıcı gücü durmaktadır.
Başkan Mesut YILMAZ: “Çeteler bitmeden seçim yok; mücadele de üç aya daha ihtiyaç var.” dedi. Maliye bakanı Zekeriya TEMİZEL de “Devlet parasını çetelerin boğazından çekip çıkartırız” diyerek, Maliye’nin karaparayı yakın takibe aldığını resmen açıklamıştır.
TÜRKİYE, bilhassa şu son üç aydır, MAFYASİYASETBÜROKRASİ – TİCARET dörtgeninde büyük bir deprem geçiriyor. Vaktiyle İtalya’da, bir ara Arjantin’de ve daha sonra Güney Kore’de yaşanan, ‘temiz toplum-temiz siyaset’ söylemli depremler, bugün çok şükür ülkemizde yaşanıyor. Böylesi bir depremi geçirmeseydik, bizim demokrasinin de, sistemin de karaya oturması kaçınılmazdı. Böylesi depreme “Temiz Eller Operasyonu”da deniyor. Bizdeki ‘Temizeller Operasyonu’ Maliye Bakanı Zekeriya Bey’in soyadı ile de (garip bir rastlantı!) güzel bir uyum sağlıyor. Öyle anlaşılıyor ki, son 10-15 yıl içinde, devlet bankaları, KİT’ler, özelleştirilen KİT kuruluşları ve bazı devlet ihalelerinden hortumlanan ve çırpılan paralar, bir kısmı doğrudan döviz olmak üzere 70-80 milyar doları bulmaktadır. Bu para, bizim gibi kalkınmakta olan bir ülke için çok, çok büyük paradır. Öyle ki bu para, Türkiye’nin iki yıllık bütçesini veya dış borçlarının tümünü karşılayacak kadar büyüktür. Bakalım bizim Maliye, bu parayı nasıl kurtaracak, yani hiç olmazsa bir kısmının Hazine’ye dönmesini nasıl sağlayacak?
Devam edecek. Hoşça kalın…

22 EKİM TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir