DEMOKRASİ VE SİSTEM (63)
ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI öncesi “Mondros ve Ateşkesi” (Mütareke yıları) ve “Sevr Antlaşması” sürecinde, memlekette gelişen olayların ve kurulan derneklerin içyüzünü iyi bilmek gerekir. O süreç, sadece Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü boyutunda kalmıyor, Hanedan ve Hilafetin yalnız tahtını ve kendini koruyabileceğini umduğu herhangi bir duruma boyun eğmişliğine karşın, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde milletçe, başarılan ANADOLU İHTİLALİ, KURTULUŞ SAVAŞI ve BÜYÜK TÜRK Devrimi’ne karşı çıkışları ve kurulan tuzakları da taşıyordu.
Büyük tuzak, emperyalizmin yeni versiyonları olarak, çağın koşullarına uygun daha ince oyunlarla bugün dahi karşımıza çıkmıyor mu? El-cevap; Çıkıyor… ATATÜRK gelecekte böyle şeylerin daima olabileceğini, o engin uzgörüsüyle gördüğü içindir ki, Türk Gençliğine hitabesinde ne diyorduk: “… Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller (bedhahlar) bulunacaktır.” Buradaki “kaynak” sözcüğü, “Türk bağımsızlığını ve Türk Cumhuriyetini” karşılıyor.
Bunu vurguladıktan sonra, tekrar tarih tüneline girip dönelim mütareke yıllarına. O yıllarda İstanbul’da önemli sayılacak girişimlerden biri “İngiliz Muhipler Cemiyeti” (İngiliz Severler Derneği) idi. İşte bu derneğin dışyüzünün arkasındaki içyüzünü ATATÜRK, Söylev’inde şöyle anlatıyordu.
“… Bu addan İngilizleri sevenlerin kurdukları bir dernek anlaşılmasın. Bence bu derneği oluşturanlar, kendi varlıklarını ve kişisel çıkarlarını sevenler ve varlıklarıyla çıkarlarının dokunulmazlığı yolunu Liloyd George Hükümeti aracılığıyla İngiliz koruyuculuğunu sağlamada arayanlardır. Bu mutsuzların, İngiltere devletinin, bütünüyle, bir Osmanlı Devleti bırakmak ve korumak dileğinde olup olmayacağını bir kez düşünüp düşünmedikleri üzerinde durmaya değer.
Bu derneğe girenlerin başında Osmanlı Padişahı ve yeryüzü halifesi sanını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye vekili Ali Kemal, Adil ve Mehmet Ali Beyler ve Sait Molla bulunuyordu. Dernekte İngiliz ulusundan kimi serüven arayanlar da vardı. Örneğin Rahip Freud (Frew) gibi. Ve yapılan işlerden ve işlemlerden anlaşıldığına göre derneğin başkanı Rahip Freud idi. Bu derneğin iki görünüş ve yapısı vardı. Biri dış görünüşü ve uygarca girişimlerle İngiliz koruyuculuğunu istemek ve sağlamak amacına yönelikti. Öteki gizli yönüydü. Gerçek çalışma bu yöndeydi. Ülke içinde örgütler kurarak ayaklanma ve başkaldırmalar çıkarmak, ulusal bilinci işlemez duruma getirmek, yabancıların işe karışmasını kolaylaştırmak gibi haince girişimler, derneğin bu gizli kolunca yönetilmekteydi. Sait Molla’nın derneğin açık girişimlerinde olduğu gibi gizli işlerinde de ondan daha çok çaba gösterdiği görülecektir. Bu dernek konusunda söylediklerim, gerektiğinde göstereceğim belgelerde daha iyi anlaşılacaktır.”
Devam edecek. Hoşça kalın…
28 EKİM TOKAT GAZETESİ