“BARIŞA GİDEN PASAPORT” (2)

“BARIŞA GİDEN PASAPORT” (2)

“BARIŞA GİDEN PASAPORT” (2)

Bugünlerde ANKARA’da toplanan 2. TURİZM ŞURASI’nda, TÜRKİYE’miz turizmi üzerine önemli kararlar alınacaktır. TURİZM ŞURASI’nda bir konuşma yapan CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet SEZER, “Türkiye’nin geleceği turizmdedir” dedi. Ülkemizin ekonomik krizlerden kurtulmasının bir yolunu da turizmden sağlanan gelirin artmasına bağladı.
Ülkemizin turizmden yıllık sağladığı gelir yaklaşık 10 milyar dolar. Gelen turist sayısı yılda 10 milyon kadar. Demek ki bir turistin bıraktığı para, ortalama 1000 (bin) dolar.
Turizm alt yapısını tamamlamış bir TÜRKİYE’nin ileriki yıllarda, daha iyi bir tanıtım-reklam-plan-programla, yıllık turizm gelirini ikiye, hatta üçe katlaması işten değil. Neden derseniz, ülkemiz, turizmin her çeşidi çok zengin bir potansiyele sahip.
Turizmin alt yapısında gerekli olan başlıca unsurlar:
Ulaşım, güvenlik, konaklama, tanıtım-reklam, turizm okulları (eğitim), rehberlik, iletişim, turizm firmaları, seyahat acenteleri.
Ülkemiz ve ilimize bakarsak, saydığımız bu yapısal unsurlar arasından, özellikle ulaşım, tanıtım-reklam, güvenlik, konaklama ve eğitimde çok daha iyi seviyelere erişilmesi gerekiyor.
TURİZM, öncelikle seyahat (gezi), turist ise gezgin (seyyah) demek olduğuna göre, turizmin en önemli altyapısı “ULAŞIM” olsa gerek. Ulaşım ağı, ekonominin de can damarıdır. Ülkemizdeki ulaşım, karayolları, demiryolları, havayolları ve denizyolları ağlarıyla sağlanıyor. Yolcu ve yük toplamının % 90’dan fazlasını taşıyan KARAYOLLARIMIZ’daki trafik kazaları, ne yazık ki dünya ortalamasının üstündedir. Karayollarında trafik güvenliğinin sağlanması ertelenemez.
Yaşadığımız hareket ve sürat çağında, DEMİR YOLLARI’mızın hali ortada. 1950’den sonra, demir yolu politikaları, maalesef rafa kaldırılmıştır. Hem daha ekonomik, hem daha güvenli bir ulaşım olan demiryolculuk ihmal edilmekle ülkemiz çok şey kaybetmiştir. Demiryollarımızın süratle ıslahı ve yeni hayatlarla takviyesi gerekiyor.
HAVAYOLLARI’mızın gelişmesi oldukça istikrarlı bir seyir izlemekle beraber, dış seferlerdeki gelişmenin, iç seferlere de yansıması beklenir. Havayollarının dış ve iç turizm yönleriyle önemi büyüktür. Ne var ki, bundan iki ay kadar önce, Anadolu’daki bazı havaalanlarının kapatılması iyi olmamıştır. Genelde TÜRK HAVAYOLLARI zarar da etmiyor. Özelde birkaç tarifeli seferin zarar etmesinin faturası, TOKAT HAVAALANI dâhil, (6) havaalanına kesilmiş ve bunlar hava trafiğine kapatılmıştır. Oysaki bunlardaki personel fazlalığı var idiyse, bu durum ayarlanıp, kapatmak yerine en azından özel havayolu şirketlerinin uçuşlarına açık tutulabilirdi. Kapatma eylemi, ilerleme yerine geriye gidişi gösterir. Dileğimiz, TOKAT HAVAALANI’nın bir an evvel açılmasıdır.
Biraz da TOKAT İLİ’nin turistik konumuna değinelim. İlimizin tarih, kültür, doğa ve kaplıca turizmi bakımından çok zengin bir potansiyele sahip olduğu bir gerçektir. Çalışmaları takdir eden, çok gayretli bir bürokrat, Tokat Turizm İl Müdürü Hüsnü Küçükarslan, 2002 yılında ülkemiz genelinde olduğu gibi, TOKAT TURİZMİ’nde de büyük bir artış beklendiğini söyledi.
9 NİSAN günü, ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’nden 42 kişilik bir grup, İl Turizm Şube Md. Davut TUNÇBİLEK rehberliğinde Tokat’ı gezdiler. Ünlü BALLICA Mağarasını da gören grup, “Bundan sonra daha kalabalık bir grupla Tokat’a geleceğiz. Tarihi ve kültürel zenginlik ve doğal güzellikler karşısında büyülendik.” dediler.
27 NİSAN tarihinde TÜRKİYE Profesyonel Turist Rehberliği Birliği (TUREB) yöneticileri TOKAT’a gelecek ve tarihi mekânları, gezecekler. Böylesine önemli bir topluluğun ilimizi ziyareti, Tokat turizmi adına büyük bir fırsattır.
TOKAT TURİZMİ adına başka bir gelişme de şöyle: Tokat’ın yöresel yemekleri dergilere giriyor: İl Turizm Md. Hüsnü Küçükarsalan’ın, ünlü mutfak dergisi METRO GASTRO ile yaptığı çalışma sonucunda 30’dan fazla yemeğimiz, bu dergide yer alacak. Yöresel yemeklerimizin, TÜRKİYE’nin 20 bin tirajlı bir turizm dergisinde yer alması, hem tanıtımı, hem de arşiv bakımından değer kazanacak.
Yazımızın başlığını “BARIŞA GİDEN PASAPORT” koyduk. Gerçekten de böyle değil mi? Her turisti, aksi sabit olmadıkça bir barış elçisi gibi algılayıp, barış güvercini gibi görmemiz mümkündür. İçten dileğimiz şu ki, dünya göklerinde bomba yüklü savaş uçakları değil, zeytin dalı taşıyan barış güvercinleri uçsun…
Hoşça kalın…

16 NİSAN TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir