Unutulmuş Kent: SULUSARAY ( Sebastopolis ) (1)

Unutulmuş Kent: SULUSARAY ( Sebastopolis ) (1)

Unutulmuş Kent: SULUSARAY ( Sebastopolis ) (1)

Geçen hafta içinde gazetemizden beş kişilik bir ekip olarak SULUSARAY’a günübirlik bir ziyaret yaptık. Bu ziyaretimizle ilgili haber, izlenim ve yorumları bugünden itibaren üç gün boyunca okurlarımız, gazetemiz sütunlarında okuyabilir. Sulusaray, evvelce Artova ilçesinde bir köy iken, 1987’de kasaba (Belediyelik) , 1991’de ilçe statüsüne geçmiş, İl merkezi TOKAT’ta 66 km. mesafede, 1025 m. rakımlı, 19 köyü ile birlikte toplam nüfus 20 bin dolayında (merkez nüfusu: 4400), Yeşilırmak’ın kollarından Çekerek Suyu üzerinde yerleşik olup kaplıcasıyla meşhur bir ilçemizdir.
SULUSARAY, kaplıcasıyla meşhur olmasına meşhurdu ama, bizim ziyaretimizin asıl maksadı, SEBASTOPOLİS’di. Aslında bu iki isim içiçe bir kimlik, hem de 2.500 yıllık bir kimlik. Çünkü SEBASTOPOLİS (Ejderkent) bundan 2500 yıl önce, bugünkü SULUSARAY’ın bulunduğu yerde, kuzey KAPADOKYA krallığının başkenti olarak kurulmuş bir antikkent olmakla öyle bir değerde ki, bugün tam olarak ortaya çıkartılabilse, antik EFES’le kıyaslanır durumdadır. Bu demek ki, SULUSARAY, bir kaplıca yöresi olmanın ötesinde asıl çok önemli bir antikkentin harabeleri üzerinde bulunmaktan dolayı meşhur olacaktır.
Bunu sade biz söylemiyoruz. Kazıbilimciler ve turizm uzmanları da aynı görüşteler. Yeter ki SEBASTOPOLİS’i, yani Ejder-kent’i, o azametli ve görkemli harabeyi yeraltından kurtaralım. Bir rivayete göre, EJDER-KENT (Sulusaray), 1402 yılına kadar ayakta kalabilmiş, o tarihte Ankara Savaşı’na giderken Tokat’tan geçen Timur’un ordusu, Sulusaray’a gelince şehir halkının direnişiyle karşılaşmış ve yakıp yıkmış. Bu tarihten sonra Sulusaray, adeta unutulmuş. Sahipsiz kalan antikkent harabeleri, değeri bilinmediği için, geçen zaman boyutunda daha çok harap olmuş.
SULUSARAY kasabası, ismini saray harabeleri arasından kaynayan kükürtlü sıcak sudan mı almıştır? Yoksa “Surlar” içindeki saray, yani ‘SURLUSARAY’ denmiş de sonradan değişikliğe mi uğramıştır? Birinci ihtimal daha güçlü. Ancak, antikkentin ortasındaki büyük bir sarayın, içice geçen üç surla çevrili olduğu söylenmektedir. Nitekim 1990’da yapılan bir kazı çalışması sonunda muhtemelen en içteki sur duvarından bir bölüm kalıntı ortaya çıkartılmıştır.

8 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir