BİR BEYİN FIRTINASI (5)
TÜRKİYE’nin medar-ı iftiharı Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU, yıllar yılı, ülkemizdeki yabancı dille eğitim aymazlığına (buna hıyanet de denebilir) karşı savaş açmış, dünyanın en köklü ve sağlam dili TÜRKÇE’mizi her yerde savunmuş bir gerçek aydın, bir Türkçe mücahidi olarak da ülkemize ve bütün Türklük alemine çok büyük bir hizmet yapmıştır ve halen de yapmaktadır.
Gerçekten şaşılası ve üzülünesi bir durum var ortada?!.. Nasıl olmuştu da, matematik gibi sağlam bir mantığı ve örgüsü olan dünyanın en üretken dili (Örneğin; ‘bil’ kökünden 70 “doğ” kökünden 80 kelime türemiştir) Türkçe’mizi son 40 yıldır bir kenara itip, ‘Tarzanca’yı , yani uyduruk dil İngilizce’yi kendimize eğitim dili yapmıştık?! (Türkçe bilim dili olamaz; bilim dili İngilizce’dir.) Afyonunu bize yutturan gafil ya da hain iş birlikçilere inanmıştık veyahut inanmak zorunda bırakılmıştık?!
Prof. Dr. SİNANOĞLU: en önemli hatta başta gelen bir sorunumuz olan dil meselesini, yabancı bir dilin bir ülkede eğitim dili haline getirilerek o ülkenin nasıl sömürge yapıldığını, ‘’Bye-Bye! TÜRKÇE ‘’, ‘’HEDEF TÜRKİYE’’, ‘BÜYÜK UYANIŞ’’ adlı kitaplarında bütün açıklık ve ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
Büyük Hoca Oktay SİNANOĞLU, 17 Eylül günü TOKAT’ta verdiği konferansta ne demişti: “İngilizce’den ayrılıp kıt’a Avrupasına geçtiniz mi bir tek İngilizce kelime göremezsiniz. Ne dükkan ve işyeri levhalarında, ne insanların giydiği gömleklerde, ne de ürün ambalajlarında . Göremezsiniz. Eğitim dili de her ülkenin kendi ana dili ve resmi dilidir. Oralardan (Kıt’a Avrupası ülkeleri) geçip TÜRKİYE’ye girdiniz mi, işin rengi değişir. Daha doğrusu dükkân, işyeri mağaza (Bunların adı da market, süpermarket vs. Olmuştur.) levhaları değişir. Giysilerimizin (ki, %90’ı yerli mamüldür.) markaları, değişir. ( Gömleklerimiz ‘tişört’ olmuş, ön veya arkalarına acayip kelimeler yazılmıştır.) Mamullerimizin ambalajları değişir. Ve bunun adı hala Milli Eğitimdir?!..
Bütün bunlar uyduruk bir dile, Tarzanca’ya, yani İngilizce’ye değişmiştir. Yabancılar, bu halimize bakıp kıs kıs gülüyorlardır mutlaka. Vay ahmaklar vay diye!.. Böylesi bir aymazlık daha görülmemiş!…
29 EYLÜL TOKAT GAZETESİ BİR BEYİN FIRTINASI (6)
‘’TÜRKİYE’ de birçok derin oyun oynanıyor. Nadiren bu oyunlarla ilgili konular gündemde tartışılıyor. Adım adım yapılmakta olan işlerin hepsini görürseniz ve aradaki bağıntıları tesbit ederseniz olayın çok daha köklü olduğunu görürsünüz.’’ diyen Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU; Ulu Önder ATATÜRK’ün vefat ettiği günden beri bölücülük faaliyetlerinin adım adım arttırıldığını, nihayet 2001’de TÜRKİYE’nin işini bitirme planı üzerine hareketlerin, oyunların hızlandığını çarpıcı biçimde ortaya koydu.
Ancak, ‘Her şerr’de bir hayır vardır’ hikmetince de; oyunların hızının arttırılması, dönen ihanet dolaplarının fark edilmeye başlanmasına da yol açtı.
Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU, bir konferansında ‘bir kehanet miydi’ denebilecek bir anısını da dile getirdi. 1945 yılıydı, kendisi 10 yaşındaydı. Devir İsmet Paşa devri. ANKARA’nın göbeğinde T.B.M.M binasının yanı başında A.B.D bir karargah kuruyor. Askeri Yardım Teşkilatı adı altında. Bunu gören ilkokul öğrencisi, dahi çocuk Oktay. ‘Eyvah!’ demiş. ‘TÜRKİYE sömürge olacak!’ Eh, bugün bile Büyük Hoca’ya ‘Matematiksel Kahin’ yakıştırması boşuna değil demek ki!..
Konferansında, küresel kraliyetçilerin örgütü İMF (Uluslararası Para Fonu) ile yapılan anlaşmalara da çatan Prof. Dr. SİNANOĞLU, ‘Bu örgütün girdiği her ülkeyi abat değil berbat ettiğini, borç ve faiz batağına sürüklediğini, başta suç onun değil, onunla anlaşmalar yapan hükümetlerindir’ dedi. İMF ile yapılan anlaşmalara ‘STAND-BY’ denildiğini, “Stand-By’nın Türkçesinin ‘DUR HELE’ demek olduğunu açıklayan HOCA, ‘Her yıl yapılan anlaşmalarla İMF, size diyor ki; ‘Dur Hele! Dur Hele! Yani ‘Bir yere gidemezsin, otur aşağı, fazla ileri gitme!’ demeye getirdiğini anlattı.
Büyük Hoca SİNANOĞLU, Tokat’taki konferansında daha çook şeyler anlattı. Hepsini bu köşede yazma imkanımız yok. Altı gün boyunca, altı bölümde konferansın genel bir yorumunu yapmaya çalıştık. O gün Hoca’yı çoğunluğu genç olan BİN kişi dinledi. Çok büyük ilgi gördü. Kitaplarını imzaladı.
Konuşmasının sonunda Hoca SİNANOĞLU şöyle dedi: “Dünyanın her yerinde cirit atıyorum. İnsanlık alemi ve dünya düzeni büyük bunalım içinde. İnsaniyetin kaldığı tek ülke yine de TÜRKİYE’dir. ALLAH hepinizden razı olsun!…’’
Muhterem Hocam. “ALLAH sizden de bin kat razı olsun!’’ ‘Amin’
derken son sözümüz şu:
HOCA’yı dinlemek yetmez! Kitaplarını da mutlaka okumak gerekir. ‘’NE YAPMALI?’’ adlı son kitabında reçeteler var. Yeniden diriliş ve kurtuluş için…
28 EYLÜL TOKAT GAZETESİ