By “SOYKIRIM” yalanlarına TOKAT’tan vurulan tokat… (1)
Arasıra zorunlu ya da siyasi konjonktüre bağlı olarak verilen molaları saymazsak, ülkemizde en az 30 yıldır süregelen kamplaşma, cepheleşme, ayrıştırma, yabancılaştırma ve başta bölücü amaçlısı her çeşit anarşi ve terörle desteklenen istikrarsızlaştırma yetmezmiş gibi, Avrupa Birliği’ne sözde giriş maceramızla birlikte dayatılan “SOYKIRIM” gibi dünyanın en ağır suçlamasını kabul ettirme baskıları da maalesef yine 30 yıldır hız kesmeden sürmektedir.
Bundan 90 yıl önce cereyan etmiş ve TARİH’in dramatik sayfalarına malolmuş, asla bir soykırım olmadığı yine tarihsel belgelerle kanıtlanmış olan ERMENİ iddialarını ganimet bilerek, TÜRKİYE’ye karşı bir silah ve şantaj vasıtası olarak kullanan bir kısım BATILI emperyalist DEVLETLER, asıl kendi geçmişleri sorgulanması gerekirken, parlamentolarından hakkımızda acayip kararlar ve kanunlar çıkarttıkları gibi bunun aksini savunmayı bile suç ilan ettiler.
Onlar kendi planlarını ve politikalarını yürütmekteydi. Ermeni diyasporası da 90 yıl boyunca bıkıp usanmadan sözde soykırımla ilgili yalan yanlış kitaplar yazmış ve yazdırmışlar; tarihi tahrif etmişler, filimler çevirmişler, sergiler açmışlar, anıtlar dikmişler.
Peki biz ne yapmışız bütün bu tezgâhlara karşı? Resmen uyumuşuz ya da işi Allah’a havale etmişiz. İş ciddiye binince, 25-30 yıl önce Ermeni Asala terör örgütü onlarca diplomatımızı öldürünce kıpırdanmaya başlamışız. Ancak bu kıpırdanmanın yetmediği ortada.
Oysaki öncelikle bu meselede ulusal bilinçlenmeyle birlikte ulusal duyarlılığımızı yüksek tutmak zorundaydık. Milli onurumuzu korumak zorundaydık. Tarihsel gerçekleri anlamak istemeyenlere, ne edip edip anlatmak ve hakkın teslimini istemekle yükümlüydük. İftira ve iddialara okkalı cevaplar vermekle mükelleftik.
Yalanlarını yüzlerine tokat gibi çarpmalıydık.
25 NİSAN TOKAT GAZETESİ
