AF (1)
“Af yasası gerçekleştirilirken Halil Bezmen, Engin Civan, Gülay Aslıtürk, Selim Edes, Ayşegül Tecimer gibi kamu malını çalanlar; terör örgütlerinin elebaşları, beyaz zehir satıcıları, hırsızlık veya soygunculukla yüz kızartıcı diğer suçları birden fazla işleyenler af kapsamına alınmamalıdır.”
Doğru… Bunlar af kapsamına elbette alınmasın… Alınmasın da, yukarıda adları geçen kişiler zaten kaçıp gitmişler; Amerika’da ve Fransa’da lüks içinde yaşamaktalar. Onlar af kapsamına alınsa ne olacak, alınmasa ne olacak?
Hem onlar gibi Hazine’yi veya kamu bankalarını kılıfını hazırlayıp soyanlar da var ki, bunlar yurtdışına filan kaçmaya dahi gerek görmüyorlar. Hani çok anlamlı bir atasözümüz vardır: “Yakalanmayan hırsız beyden doğrudur.”
Terör örgütlerinin elebaşları? Böyle elebaşı sayılan acaba kaç kişi yatıyor Cezaevlerinde? Bu kişiler içerdeyse, bunca terörü kim, hala kimler organize ediyor? Dışardaki ağababalar belli; devlet bunlara her nedense dokunmuyor veya dokunamıyor. Terörün bir kısmını içerde ki elebaşılar yönetiyorsa (ki, buna dair ciddi iddialar var) bu eylemleri aynen sürecek demektir. Niçin engellenemiyor?
Yüz kızartıcı suçları birden fazla işleyenler? Bu suçları bir defa işleyenler aftan yararlanıp dışarı çıkınca ne yaparlar? Orası meçhul…
“… kalan mahkumlar için af çıkarmak bizi anarşiye itmez, tam aksine anarşinin önlenmesinde ciddi bir adım olur.”
Burada bir an düşündük ve 1974 yılı affını hatırladık. Bu afla beraber içerdeki anarşistlerin hemen tamamı serbest bırakılmıştı. Sonra ne oldu? Anarşi ve terör tırmandı da, tırmandı!. Ta ki 12 EYLÜL 1980 tarihine kadar… Yani, 1974 genel affından sonra suç olayı ve suç sayısı azalmadı, bil ’akis artmıştı.
Devamı yarın. Hoşça kalın…
26 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ