ANADOLU BASIN BİRLİĞİ’NİN TOKAT TOPLANTISINDAN NOTLAR… (5)
Vali Yazıcıoğlu neler söyledi? Osmanlı’dan devralınan ve artan şekilde devam eden korkunç merkeziyetçi yapı içinde taşra yönetiminin, bugüne kadar ciddi şekilde tenkit ve tahlile tabi tutulmadığını… Hep ademi merkeziyetten bahsedilip her zaman tam aksi yapıldığını… Sonunda sistemin tıkanmasıyla işin bürokrasiyle mücadeleye gelip dayandığını; dikkatlerin taşra yönetimine çekilmesi zamanının çoktan gelip geçtiğini… Mahalli İdareler seçiminin arefesinde siyasi partiler başta olmak üzere, tüm basın ve aydınların tartışması gereken tek konunun bu olmasını söyledi.
Başka ne söyledi? “Bugün merkezi idare ile mahalli idareler arasında görev ve kaynak bölüşümü yapılmamıştır. Her hizmet tüm ayrıntıları ile merkezden yürütülmektedir. Türkiye’nin bütün meseleleri en ince ayrıntısına kadar taşradan başkente aktarılmakta, taşradaki her kademe evrak trafiğini idare eden, hizmet yerine evrak üreten, ağır, hantal, cansız bir yapıya dönüşmektedir. Türkiye her gün Ankara’ya taşınmakta, oradan her gün geriye dönmektedir” dedi ve devam etti:
Dünyada merkeziyetçi yönetimi en iddiali şekilde uygulayan ülkeler doğru blokudur, başta Sovyetler Birliğidir. Rejimleri gereği böyledir. Bu sistemin çıkmaz olduğunu şimdi onlar da anladı. Merkeziyetçilikten, katı bürokratik sistemden yavaş yavaş çark etmeye başladılar.”
“Batı dünyasına baktığımızda, kamu harcamalarının yüzde 50’siden fazla bölümünün mahalli idarelerce yapıldığını ve bu idarelerin etkin olmasıyla demokrasinin tabana oturduğunu görmekteyiz.” “Bizdeki sistem ise, sosyalist ülkelerde olduğu gibi yüzde yüz merkeziyetçidir. Ülkemizde her kurum adeta ayrı bir devlettir. Batı’da mahalli idareler devletin kredisidir.”
“Ülkemiz atanmış insanlar tarafından yönetilmektedir. Biz atanmışlar değil, seçilmişler ülkeyi yönetsin istiyoruz. Bugün ülkede, egemenlik adeta, millet yerine aydınların veya bürokrasinindir kuralı geçerlidir. Halk devrede olmadığına göre, tarihi oligarşik yapı kırılmamıştır denebilir.”
“Kalkınma ve gelişme memura ihale edilmiştir. Halbuki kalkınma milletin işidir. Millete rağmen millet için prensibi ancak oligarşik idarelerde geçerlidir. Egemenlik milletindir prensibi, çağdaş anlamda hayata geçirilememiştir.”
Aslında Vali Yazıcıoğlu’nun söyledikleri 5 yıldır savunduğu tezin özünü teşkil ediyordu. Kalkınma ve gelişmenin sihirli anahtarını, bürokrasinin demir kapılarına zorluyordu. Savunduğu tezi de yine 5 yıldır, destek ve kösteklerin kargaşalığında laf değil, iş olarak gösteriyordu. Müfettişe, (bizim yaptığımız iş sahada) diyordu. (Tokat Olayı) karşısında, Anadoluyu tren vagonu penceresinden tanıyan aydının da yavaş yavaş gözleri açılır olmuştu.
29 EKİM – SESİMİZ GAZETESİ