BASINDAN BEKLEDİKLERİMİZ (3)
Dizi-yazımızın dünkü bölümünü “Hepimizin basından beklentilerimiz var” cümlesiyle bitirmiştik. O beklentiler itibariyle bugünkü Türk Basını’nın sonuçları nelerdir? Acaba bizim beklentilerimizi karşılıyor mu? Hür ve demokrat bir ülkede vatandaş, Basın’dan ne umuyor, ne buluyor? Basınla ilişkileri açısından vatandaş, bazen gazete okuyucusu, bazen TV seyircisi, bazen de radyo dinleyicisi oluyor.
Gazete, TV ve Radyo; tek tek veya üçü birden günün moda deyimiyle MEDYA diye de anılıyor.
MEDYA, zaman zaman kıyasıya eleştiriliyor. Medya’yı şiddetle eleştirenler, yine de ondan vazgeçmiyor. Adeta onsuz da olunmuyor, onunla da…
MEDYA’dan beklentilerimiz; sade bir vatandaş veya toplum içinde bir birey olarak başkadır, mesleğimiz açısından başka, siyaset kurumu veya bürokrasi yönlerinden daha başkadır. Siyasi parti ve siyasi kişilerin Medya’ya bakış açıları da iktidarda veya muhalefette oluşlarına göre değişik olmaktadır.
Genel kanı odur ki vatandaş, Basın’da kendisini görmek, kendisini bulmak ister. Günlük hayatta karşılaştığı sorunların, yaşadığı sıkıntıların Basın’da yankı bulmasını, eleştiriye veya yoruma konu olmasını bekler. Ama kimi zaman, beklentilerle gerçekler çatışır. Bu durumda Basın’dan şikâyet başlar. Şikâyet haklı da olabilir, haksız da. Ancak Basın, bir ayna olabiliyor ve biz de bu aynadaki görüntümüzü beğenmemişsek, aynayı kırmamız bile olasıdır.
Kurumlar arasında “siyaset” in beklentisi, öbürlerinden bir hayli farklıdır. Çünkü siyasetin (siyasi partiler ve siyasi kişiler) başlıca gıdası reklam ve propaganda olmaktadır. Moda deyimle “imaj yaratmak” önemlidir. Örneğin “kurtarıcı” rolü oynamak gibi. Bazı ideolojik hedefli doktriner partiler, tarafsız basınla yetinmeyip kendi yayın organlarını kurarlar. O partilerin gazeteleri, radyoları, TV’ler vardır. Peki, o partilerin mensupları sadece o gazeteleri mi okur, o radyoları dinler, TV’leri seyreder? Hayır.
Eğer o partilerin mensupları, seçmen veya üyeleri yalnızca o gazeteleri okusalardı, yüzbinlerce, hatta milyonlarca satması gerekirdi. Oysaki örneğin, milyonlarca üyesi olduğunu sık sık övünerek iddia eden bir partinin gazetesi 20 bin, taş çatlasa 30 bin satmaktadır. Bundan şu sonuç çıkar: Genel olarak toplum ve birey, Basın’dan, siyasi eğilimleri her ne olursa olsun, tarafsızlık ve objektivite bekler. “Haber”de zaten taraf olunamaz. Onun içindir ki hemen bütün yayın organları, “doğru habercilik” ten ve “ilkeli yayıncılık” tan dem vururlar. “Yorum” da ise dürüstlük aranır.
Devamı yarın. Hoşça kalın…
9 KASIM – TOKAT GAZETESİ