BİR BEYİN FIRTINASI (3)
“Dünyadaki gidişat” derken, dünyada olup bitenleri, iktisadisiyasi askeri boyutlu son gelişmeleri, dünyaya yön veren güç merkezlerinin niyet ve düşüncelerini ve nihayet olayların perde arkasında neler döndüğünü algılama anlamını çıkartıyorduk.
Akıp giden zaman içinde, dünyada, birçok şeyin değişmesi kaçınılmazdır. En azından dünyanın genel nüfusu artıyor: teknoloji de başdöndüren hızda değişimler yaşanıyor; bu arada çevresel değerler, ekolojik dengeler bozuluyor; yağmur ormanları azalıyor, bir kısım canlı türler yok oluyor.
Mavi gezegende, tarih boyunca pek fazla değişmediğini gördüğümüz şeyler de var. Örneğin siyaset pek değişmiyor. “GÜÇ BENDE” diyenler, dünya gidişatına istediği yönü verebiliyor. Silahlanma yarışı, savaşlar, çatışmalar, paylaşım kavgaları durmak bilmiyor. Ama yine de herkesin ağzında (başta “dünya bizden sorulur” diyenlerin) barış, dostluk, sevgi sözcükleri de bir düziye dolaşıp duruyor.
Tıpkı son yıllarda ortaya çıkan “globalleşme”, “küreselleşme”, “özelleştirme”, “demokratikleşme”, “özgürleştirme” söylemleri gibi
… Bu söylemleri ortaya sürüp yeryüzünde hızla yayılmasını sağlayan güç odaklarının gerçek niyetleri neydi acaba?
Böylesi yaşamsal konularda büyük bilgin Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU ne düşünüyordu?
TOKAT’taki Konferansında, Prof. Dr. SİNANOĞLU şöyle diyordu: “1991’de birkaç yeni laf çıktı. Sovyetler Birliği, dağılırken ortaya çıkan iki laftan biri “özelleştirme”, diğeri “küreselleşme” idi. Dur bakalım ne olacak dedim. Birden bire şu formül birkaç ay içinde beyinlere kazındı: Müslüman=Fundamentalist (köktendinci) Terörist. Sonra bunu Avrupa’ya yaydılar. Malum, AZMANİSTAN (A.B.D.) nezle olursa, biz burada zatürre oluruz. Bizdeki ayarlı basın-yayın, kontürlü Avrupa düdükleri, sipariş edilen görevi hemen yerine getirir.”
“Hava nasıl da değişmişti? Ben o günlerde “Dünyada Müslüman düşmanlığı artacak” demiştim. Şimdi bana “Nerden bildin?” diye soracaksınız. Bu işler matematik gibidir; matematik ilmiyle az çok alakanız varsa kolay anlarsınız. Çocuklarımızı bir sene ‘hazırlık sınıfı’ diye ‘tarzanca (İng)’kursuna değil de “Matematik kursu’na gönderseydik, her şey daha da çabuk anlaşılırdı.
“Sonra ne oldu? ‘Küreselleşme’ burada yayıldı, orada unutuldu. Size derler ki: “Dünya hızla küreselleşiyor; artık ulus-devlet, egemenlik, milliyet, gelenek vb. şeylerin önemi kalmadı. Dünya dili de İngilizce oldu. Herşeyden vazgeçin!”
“İşte, “Küresel Kraliyetçiler” globalleşmeyi bize, bizim gibi ülkelere böyle yutturuyor. Oysa ki AZMANİSTAN’da ve AVRUPA’da yok öyle şeyler. Oralarda KÜRESELLEŞME (Globalizm) sadece mali piyasalarda konuşulan bir laf…”
25 EYLÜL TOKAT GAZETESİ