BİR KENT BİR ADAM BİR YORUM
“Uyu, uyu. Yat, uyu” diye başlayan ABECE kitabımız, “Uyan, Uyan! Kalk, uyan!” diye başlasaydı, herhalde büyük çoğunluk, uykunun tatlı tatlı kımıldanan salıncağından pek de gönüllüce inmek istemezdi.
Bizim memlekette salıncak mı soruyorsunuz? Sürü sepet, binbir çeşidi var. Birkaç tanesini sayalım: “Böyle gelmiş, böyle gider”: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”: “Tokat’tan evvel Turhal düşünsün”: “Biz adam olmayız”: “Bugün git, yarın gel”; “Hele bayram ertesi olsun”; “Hele bir yeni yıla girelim”; “Burası resmi daire”; “Yak çubuğunu, keyfine bak”; “Köyün büyükleri düşünsün”, “Gemisini yüzdüren kaptan”; Bu salıncaklara hepimiz bineriz zaman zaman. Biz böyle sallanırken, kimileri köşeyi dönmüştür çoktan.
Aslında salıncaktaki adam, uyuyan bir devdir. Hep beklemeyi yeğleyen, denizlere açılamayan bir büyük balinadır. O dev bir uyansa, çağı avucuna sığdıracak. O balina, bir zıpkın yese, gemilere yarışacak.
İşte! “BİR KENT- BİR ADAM- BİR YORUM”, usul usul uyanan devin ve hafifçe zıpkınlanan bir büyük balinanın öyküsüdür. Belki daha yeni uyanıyor yüzyıllık uykusundan. Şimdi geriniyor, doğruluyor ve penceresini açıyor koca bir dünyaya. O dünyayı tanıyor aslında; muhtaç olduğu kudret ise mevcuttur damarlarında…
Cemal İncesoyluer’in “BİR KENT-BİR ADAM- BİR YORUM”unu açıp bir bakın. Tümünü okumak zahmetine katlanmasanız bile, bir göz gezdiriverin. Durun ve düşünün. Vurun, fakat, dinleyin!
O kent, sizin kentinizdir. O adam, biraz da sizsiniz. O yorumu bir de siz yorumlayın!
30 NİSAN – SESİMİZ GAZETESİ