BİR MİLLETVEKİLİNİN ANILARI (2)
‘ANILAR’ın yazarı, kitabının sunuşunda belirttiği üzere: “ülkenin en karışık ve en karanlık dönemi” diye nitelediği 1977-1980 yıllarına ait, milletvekili gözüyle sıra dışı yoğun gözlemlerini içeren günlük notlarını Meclis tutanaklarıyla doğrulatarak, bir yirmi yıl sonra gerçekten olabildiğince yansız, gerçekçi ve samimi bir şekilde ortaya koyabilmiştir.
Şimdi, ‘Anılar’dan bazı kesintileri buraya aktararak, ülkemizin bugünkü tablosundaki benzer yansımalarına bakıp, o günden bugüne ne değişip ne değişmediğini görmeye çalışalım.
“3 Mayıs 1980 Cumartesi günü Adana’da vurulup, Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi edilen CHP adana İl Başkanı Ahmet albay’ı ziyarete gittim. Doktoru ile görüştüğümde, durumunun iyi olmadığını söyledi. Ertesi gün CHP Genel Merkezine, ‘Anayasa Değişikliği’ konusundaki açık oturuma katılmak üzere gittiğimde, ne yazık ki Ahmet albay’ın cenazesi ile karşılaştım. Öldürülen bir genç daha…”
“Cumhurbaşkanı seçiminde havanda su dövülüyordu, parti liderlerinin bir kısmı bu konuda sorumsuz davranış sergiliyordu. Diğer yandan terör gün geçtikçe şiddetini artırıyor, ölü ve yaralı sayısı artıyordu. Terör olaylarını önlemek için alınan önlemler yeterli olmuyor, işin sonunun iyiye gitmeyeceği anlaşılıyordu.”
“Turlar devam ediyor, sonuç yok. Ben günlüğüme, Cumhurbaşkanı seçim turları sonuçlarını yazarken, yanımdan geçen bazı milletvekilleri; ‘yazmaya devam et. Yassıada ve Sivriada’da lazım olur’ diye laf atıyorlardı. Dürüst kişiliği ile örnek bir insan olan Trabzon milletvekili Adil Ali Cinel ise, tuttuğum günlük için; ‘Notları kitap haline getirmelisin, bu dönemi gözler önüne sermeli’ diyordu.”
Ve Ömer DEDEOĞLU biraz gecikmeli de olsa arkadaşının önerisini yerine getirmiştir. Ve iyi de etmiştir. Notlarının kitap olup yayınlanmasına dek geçen 20 yıllık zaman, kişilerin ve olayların daha serin kanlı olarak değerlendirilebilmesi açısından belki daha isabetli olmuştur. Ülkemizde yayınlanmış siyasi anı kitaplarının sayısı azdır. Oysa bu tür kitaplar, siyasetteki bilgi ve deneyim birikimi bakımından ülke yönetimine olumlu yönde katkılar sağlayabilir. Önemli olan, siyasi bilgi ve deneyim birikimini ülke yararına kullanabilecek insanların yetişmesidir. Benzer yanlışların yinelenmemesi, kısır çekişmelerin sürüp gitmemesi gerekir. Bir yerde bunun aksi oluyorsa orada günübirlik yaşanıyor demektir.
Hele hele bir ülkede siyaset devlet yönetme sanatı ve topluma hizmet yarışı olmak yerine; gücü ele geçirip rant (haksız kazanç, kredi yağması vb.) paylaşmak, ‘önce ben, önce partim’ deyip ülkenin ve toplumun bütünü unutmak, parti için veya dışındaki siyasi rakipleri ezmek veya silmek için her türlü kurnazlık ve entrikayı olağan görmek gibi süfli uygulamalara yol açıyorsa vay o ülkenin haline!.
Devam edecek. Hoşça kalın…
18 ARALIK TOKAT GAZETESİ